9 Temmuz 2019 Salı

Suna Ve Yediği Sikler Türkçe Seks Hikayesi 5

"Ohhhh çok güzellll...." diye inledi sonra, "Ohhh çok güzel sikiyorsun beni... Ohhhhh.... Ohhhh...."

İçindeki sik, şimdiye kadar hiç kimsenin değmediği yerlerine değiyordu. Tüm vücudu sikle dolmuş gibiydi. Çıldırtıcı bir şeydi bu. Yine beli gelmeye başladı. Hemen arkasından da bir daha ve bir daha. 

Bu arada Murat da temposunu giderek hızlandırmıştı. Artık hırsla sikiyordu onu. Siki bir piston gibi girip çıkıyordu içine. Kendini kaybetmek üzere olduğunun farkındaydı Suna. Bayılmamak için tüm gücünü kullanıyor ve erkeğin de getirmesini, tohumlarını içine fışkırtmasını bekliyordu. Birden kasıldı Murat. Son bir kez ve sanki onu parçalamak istermiş gibi hızla soktu sikini içine. Kasıkları hızla birbirine çarptılar. Amının duvarlarını alabildiğine zorlayan sik de, aynı anda canlandı sanki. Kasılıp gevşemeye, bir nabız gibi atmaya başlamıştı. Sonra içini bir alev dalgasının kapladığını hissetti Suna. Erkek en dibine, rahminin ağzına fışkırtıyordu bellerini. Kelimenin tam anlamıyla yıldızları görerek, kendinden geçti.

Yeniden kendine geldiğinde, hala koltuktaydı. Murat ise kalkmış, köşedeki barın önünde kendine bir içki hazırlamakla meşguldü. Başını eğip amına baktı Suna. Hala dudakları alabildiğine açıktı amının. Tüm taze sikilmişliğiyle, öyle güzel görünüyordu ki. İçini yeni bir sikilme isteğinin kapladığını hissetti. Şimdi sıra ona gelmişti. Gündüz, sırf etek giymemiş olmak yüzünden yapamadığını yapmak, aklını hala başından almakta olan o kocaman sikin üstüne oturup, amıyla onu sağmak istiyordu. Sonra gözleri, elinde ikisi içinde hazırladığı içkilerle ona doğru gelmekte olan Murat'a takıldı. Çırılçıplaktı. Tüm vücudu güzeldi erkeğin. Güneş yanığı teni ve gelişmiş adaleleri göz alıyordu. Amu bunların hiç biri ilgisini çekmiyordu Suna'nın. Şehvet dolu gözlerle yalnızca bir tek yerine, az önce amını doldurup aklını başından alan, tohumlarını en dibine fışkırtan sikine bakıyordu. İnik haliyle bile muhteşemdi Murat'ın siki. Daracık amının içine sıkışarak girip çıkmaktan, derisi kızarmıştı. Ama bu haliyle bile, aslında ne kadar büyük olduğunu belli ediyordu. Suna, ağzının sulandığını hissetti. 

Bu arada, erkek de hemen önüne kadar gelmiş, elindeki içkilerden birini ona uzatıyordu. Suna ses çıkarmadan içkiyi aldı ve hemen yanıbaşındaki sehpanın üzerine bıraktı. Sonra elini uzatıp, aklını başından olan siki tuttu yavaşça.

Tanrım ne kadar sıcaktı. 

Koltukta doğruldu ve Murat'ı sikinden çekerek, biraz daha sokulmasını sağladı. Hafifçe eğilip, başını erkeğin kasıklarına gömdü. Erkek tohumlarıyla kendi amının birbirine karışmış kokuları başını döndürüyordu. Ağzını açtı ve dudakları o ateş gibi yanan sikin üstüne kapandılar. Hırsla emmeye başladı. Burnu, erkeğin kasıklarındaki kıllara yapışmıştı. 

Oldum olası sik emmeye bayılırdı Suna. Hele böyle, sikildikten hemen sonra.Kocasına da sık sık yapardı bunu. Kendi am sularıyla erkek tohumlarının birbirine karışmış keskin ve tuzlu tadını ağzında hissetmek, onun için uçurucu bir zevk olmuştu her zaman. Ama bu sefer daha da değişik bir durum vardı karşısında. Murat'ın bellerinin tadı da, kokusu da, doğal olarak Emre'ninkİnden çok değişikti. İşte bu değişiklik, sik emmeyi daha da güzel bir hale getirmişti şimdi. Üstelik ağzının içindeki sik, başınını her oynatışında, biraz daha büyüyor, biraz daha sertleşiyordu. Bu da çok hoşuna gidiyordu Suna'nın. Onun biran önce kalkıp kazık gibi sertleşmesini istiyordu. Ondan sonra da üstüne oturup, onu sonuna kadar içine alacaktı.

Az sonra erkeğin kalçaları hareketlenmeye başladılar. İlk baştaki gibi işi yalnızca onun hünerli ağzına bırakmakla yetinmiyordu artık Murat. Şimdi iki eliyle Suna'yı omuzlarından tutmuş ve artık iyice büyüyüp sertleşmiş olan sikini, onun kıvrık dudaklı küçük ağzına sokup çıkarmaya başlamıştı. Artık ağzından sikiyordu onu. Bu kadarı fazlaydı doğrusu. Suna, kontrolü yine erkeğe kaptırdığının bilincinde, ama aldığı müthiş zevkin etkisiyle felç olmuş gibiydi. Yeniden kaldırdığı sikin üstüne oturmak için başladığı iş, giderek ağzından sikilmeye dönüşmüştü. Şikayetçi değildi tabii. Aksine bayılıyordu buna. Ağzındaki sik, erkeğin kalçalarının hareketleriyle, bir en ucuna kadar çıkıyor, bir gırtlağına dayanana kadar giriyordu. Erkeği artık durduramayacağının da farkındaydı Suna. İçindeki ateşin giderek büyüdüğünü hissediyordu bu arada. Sikilmek, delicesine hoşuna gidiyordu. Amından da olsa, ağzından da, sikilmek, müthiş bir şeydi. 

Murat'ın hareketleri artık iyice hızlanmıştı. Gözlerini kaldırıp erkeğin yüzüne bakmaya başladı Suna. Başı hafifçe arkaya devrik, gözleri kapalıydı Murat'ın. Yüzünde, ne kadar zevk aldığını açıkça belli eden, hayvansı bir ifade vardı. Karın adaleleri kasılmış, tek tek belli olmaya başlamışlardı. Suna onun belini getirmek üzere olduğunu anlıyor ve büyük bir susamışlıkla ağzının içinde fışkıracak belleri bekliyordu. Tüm vücudu tel tel gerilmişti artık. İlk damlacıkları dilinin üzerinde hissettiği an, Murat sikini iyice çekip ağzından çıkarıverdi birden. Aynı anda da, bir volkan gibi patlayıverdi. O başdöndürücü sikinin ucundaki küçük deliğin birden açıldığını gördü Suna. Koyu, kıvamlı, ateş gibi yakıcı erkeklik sıvıları, yüzüne, saçlarına, boynuna fışkırmaya başladılar. Bu, Suna'nın aklını başından almaya yetti de arttı bile. Telaşlı ellerle erkeğin hala kasılan, hala fışkıran o kocaman sikini yakalayıp tekrar ağzına soktu. Murat'ın bellerinin tadını hissettiği anda da, beli gelmeye başladı onun da. Gözleri kararıyor, tüm vücudu titriyor, sarsılıyordu.

Tekrar kendine geldiğinde, Murat'ı, geniş kanepenin üstünde oturuyor buldu. İçki bardağı elinde, bacakları açık ve siki artık iyice inmiş, dinleniyordu. Suna da sehpanın üzerinden içkisini alıp koca bir yudumu mideye indirdi. Sonra da, bardağı elinde yerinden kalkıp Murat'a doğru yürüdü. Artık sıra ona gelmişti. İçkisinden bir yudum daha aldı ve yere, erkeğin bacaklarının arasına oturdu. Bir süre gözgöze, öylece durdular. Sonra Suna'nın eli, Murat'ın bacağının iç taraflarını okşamaya başladı. Bu arada ona daha da sokulmuş, bacaklarının arasına iyice girmişti artık. Başını eğip erkeğin çıplak karnını öpmeye başladığında, boynuyla memelerinin arasına yaslanan sikinden gelen kokular da burnunu doldurdu. Tanrım, tek başına bu koku bile o kadar tahrik ediciydi ki. İçinden gelen, hemen dudaklarını oraya götürmek ve hala başını dördüren o güzelim siki ağzının içine alıp biran önce kaldırmak ve üzerine oturmaktı ama, kendine hakim olmaya çalıştı. Önce erkeği çıldırtmak istiyordu. Sonra da, tadını çıkara çıkara, uzun uzun, zevkten kudurarak sikişebilirlerdi.

Dilini çıkarıp Murat'ın göbeğini yalamaya başladığında, onun hafifçe titrediğini hissetti. Kendini, olduğu gibi onun ellerine bırakmış görünüyordu erkek. Suna için bundan iyisi olamazdı. Dili, ardında ıslak bir iz bırakarak Murat'ın tüm karnında, göbek çukurunda dolaşmaya başladı. İki elini birden uzatmış ve onun göğsünü de okşamaya başlamıştı bu arada. Gerçi ellerinin altındaki vücudun kımıldanışlarından, erkeğin son derece zevk aldığının zaten farkındaydı ama asıl sinyali, göğsünün altında sıkışmış duran sikinden aldı. Giderek daha da ısınıyor ve yavaş yavaş sertleşiyordu o aklını hala başından almakta olan sik. Başını yavaşça aşağı kaydırmaya başladı. Dudakları önce erkeğin kasıklarındaki, iyice ıslanmış kıllara dokundular. Sonra da asıl hedefine ulaştı ve dili, artık görünür bir hızla kalkmakta olan sikin üzerinde dolaşmaya başladı. Murat'ın vücudunun kıvranması, daha da artmıştı şimdi. Sonra Suna ağzını açtı ve onun yarı kalkmış sikini, taşaklarına kadar yutuverdi birden.

Bu sefer, oyunun kurallarını Suna belirliyordu. Erkek, inisyatifi tümüyle ona bırakmıştı. Ağzının içindeki sikin yakıcılığının, tadının zevkini çıkara çıkara emiyor, yalıyordu Suna. Onun heran biraz daha kalktığını, sertleştiğini, üzerine oturmaya hazır hale geldiğini farkederek, zevkten uçuyordu artık. Artık hepsi sığmaz olmuştu ağzına. Başını yukarı aşağı hareket ettirerek, dudaklarının arasına sıkıştırdığı siki, ağzına sokup çıkarmaya başladı. Dili sürekli hareket halindeydi. Başını en yukarıya kaldırdığında, sikin, ağzının içinde kalan şişmiş başı çevresinde dolanıp okşuyor, başını aşağıya bastırıp alabildiği kadarını ağzının içine aldığında ise alt tarafında boylu boyunca uzanan ve şimdi bir parmak gibi kabarmış duran tohum borusuna bastırıyordu. Bu arada başının hareketleri de giderek hızlanmaya başlamıştı. Sonunda taş gibi sertleşti Murat'ın siki. Suna onu ağzından çıkarıp biraz geri çekildi ve hayran gözlerle seyretmeye başladı. Dibinden tuttuğu, erkek o akşam ilk kez soyunduğundaki kadar büyük ve tükürükle iyice ıslanıp, pırıl pırıl parlamakta olan muhteşem bir sikti artık. İşte istediğini yapma zamanı gelmişti şimdi. 

Yavaşça doğrulup ayağa kalktı Suna. Sonra, hala üstünde olan ve artık iyice buruşmuş durumdaki giysisini, bir hamlede çıkarıp attı. Şimdi o da erkek gibi çırıl çıplaktı. Eğilip Murat'ın aralık duran bacaklarını bitiştirdi ve ayaklarını onun iki yanına basarak koltuğun üzerine çıktı. Sonra çömelmeye başladı erkeğin kucağına. Bir elini uzatıp o kocaman siki kavradı ve başını getirip amının dudakları arasına yerleştirdi.

Artık kaygan suları bir çeşme gibi akmakta olan amı alev alev yanıyordu. Ama buna rağmen, şimdi onun dudakları arasına girmiş olan sikin başının daha da yakıcı temasını hissedebiliyor ve bu zevkten başının dönmesine neden oluyordu. Birden oturuverdi Murat'ın kucağına. O kocaman siki, tek bir hamlede ve dibine kadar içine almıştı işte. Sikin az önce amının dudaklarını sıcaklığıyla yakan başı, şimdi rahminin ağzına dayanmıştı. Öğleden sonradan beri çılgınca bir hırsla istemekte olduğu şey gerçekleşmişti sonunda. Murat'ın baş döndürücü ve kocaman sikinin üstüne oturmuştu.

"Ohhhhhh..." diye inledi, tüm vücudu sarsılarak beli gelirken, "Ohhhhhh.... Immmmhhhhh..."

Eğer erkek, iki taraftan uzattığı güçlü elleriyle onu kol altlarından tutmamış olsa, yaşadığı zevkin şiddetiyle onun kucağından düşmesi işten bile değildi. Ama çabuk topladı kendini Suna.

"Şimdi sıra bende artık..." diye fısıldadı onun kulağına, "Şimdi ben seni sikeceğim... Ohhhh şimdi de ben seni..."

Kalçaları aynı anda hareketlenmişti bile. Önce sağa sola, öne arkaya çalkalanmaya başladılar. Sanki hala dibine kadar amına gömülü duran siki koparmak istiyormuş gibiydi Suna. Sonra ellerini uzatıp Murat'ı omuz başlarından sımsıkı kavrayarak destek buldu kendine ve hemen peşinden de, kalçaları yukarı aşağı hareketlere başladılar. Önce yavaş yavaş, sonra giderek hızlanan bir tempoyla erkeğin kucağına oturup kalkmaya onun o kocaman, alev alev yanan sikini dibine kadar içine alıp, en ucuna kadar dışarı çıkarmaya koyuldu. 

Bir taraftan da gözlerini erkeğin yüzünden ayırmıyordu. Murat'ın yüzünün ifadesi, Suna için, ona ne kadar zevk verdiğinin göstergesi ve buna bağlı olarak da kendi aldığı zevkin giderek daha tırmanması demekti. Yukarı aşağı hareketlerinin kaynaklandığı bacak adaleleri başta olmak üzere, tüm vücudu gerilmişti. Bulutların üstünde hissediyordu kendini. Murat onu biraz kendine doğru çekti. Sonra da başını hafifçe kaldırıp, hafif hafif sallanmakta olan memelerini yalamaya koyuldu. Bu daha da çıldırtıcıydı tabii. Tüm vücudunun, tepeden tırnağa am kesildiğini düşünüyordu Suna. İçine Murat'ın kocaman sikinin girip çıkmakta olduğu asıl amı ise et yiyen bir bitkiye dönüşmüştü sanki. 

Sonunda hareketleri inanılmaz bir hıza ulaştı Suna'nın. Artık kalçaları erkeğin kasıklarına her çarpışta, müthiş bir şaplama sesi çıkarmaya başlamıştı. Kendinden geçmişcesine sikişiyor, sikişiyor, sikişiyordu. Ağzından kaçan zevk inlemeleri, birer küçük çığlığa dönüşmüştü. İçine girip çıkmakta olan sikin, bütün iç organlarına sürtünerek yukarı çıktığını ve boğazından geçip beynine değdiğini sanıyordu sanki. Tüm sinirleri tel tel gerilmişti. Erkeğin içinde fışkırtmaya başladığını hissettiği anda ise beyni patlamış gibi oldu. Kalçaları bir kaç kez daha yukarı aşağı hareket ederek, amının içindeki siki sağmasına neden oldular. Sonra da derin bir inlemeyle Murat'ın kucağına çöküp kaldı Suna. Şiddetli kasılmalarla beli gelirken, amı hala tohumlarını fışkırtmakta olan o kocaman sikin içindeki son damlaları da emip çıkarmaya çalışıyor gibiydi. Gözleri kararıp, erkeğin kucağına yığıldı sonunda.

Suna'nın kocasını, ilk kez gerçek anlamda aldattığı gece burada da bitmedi. Biri mutfakta, buzdolabından içecek soğuk bir şeyler almak için eğildiğinde arkadan sokulup onu domaltarak, biri duş yaparken ayakta, ikisi de yatakta olmak üzere, toplam dört kez daha sikti onu Murat. Sonuncusu sabahın erken saatlerindeydi. Derin bir uykuya dalmış olarak sağ yanının üzerinde yatmakta olan Suna, arkadan sokulan erkeğin kocaman sikini, artık iyice tahriş olup şişmiş amına sokmasıyla uyanmış ve kendini bir anda, yeni bir zevk dalgasının pençesinde bulmuştu. Üstelik bu sefer uzun uzun sikmişti Murat. Bir süre sonra da Suna'nın beli, kısa aralıklarla, peşpeşe gelmeye başlamıştı yine.

Sonunda içindeki sik, oniki saatten kısa bir süre içinde, yedinci kez fışkırtmaya başlamıştı tohumlarını ve bu da Suna'nın çırpına çırpına, son bir kez daha belini getirmesine neden olmuştu.

Tekrar uyandığında, Murat duş yapıp giyinmiş, kendi evine uğrayarak şyalarını alıp havaalanına gitmek üzereydi. Yorgun yorgun öpüştüler ve Suna, yeniden uykuya daldı.

Ancak öğlenden sonra kendine gelebildi Suna. Tüm vücudu, tatlı tatlı sızlıyordu. Yataktan çıkmadan, olup bitenleri düşünmeye başladı. Kocasını aldatmıştı sonunda. İlk kez. Ya da, kelimenin gerçek anlamıyla ilk kez. İşin ilginç yanı, bunun zamanlamasının tuhaflığıydı tabii. Emre'nin yokluğu sırasında siksiz kaldığında, amı içine bir sik alabilmek için kıvrandığında değil de, kocası birkaç günlüğüne gelip onu bol bol siktikten hemen sonra olmuştu her şey. Aslında bunda, biraz da Emre'nin kabahati vardı galiba.

Birlikte geçirdikleri birkaç günlük süre içinde, eskiden olduğundan çok farklı davranmıştı Emre. Gerçi eskiden de, Suna'nın kendini göstermesine, çevresindeki erkeklerin siklerini kaldırmasına ses çıkarmazdı kocası ama, bu kez sanki özellikle bunu istiyormuş gibi davranmıştı. O akşam onu önce Kordon'daki balık lokantasına sonra da Alsancak'taki geve kulübüne götürüp herkese göstermesi, szonra o erotik filmler gösteren sinemala götürüp hemen yanlarında oturan adama göstere göstere parmağını amına sokması, böyle düşünmesini haklı kılıyordu. Üstelik sinemadaki adam onu seyrederek otuzbir çekmiş, belini, ayaklarının dibine fışkırtmıştı. Gerçi daha sonra Emre'yle bu konuda konuşmamışlardı ama, kocasının olup biteni farketmemiş olması olanaksızdı. Kocasının, evlerinde verdikleri parti sırasında Murat'ın kucağına oturduğunda olanları seyrettiğinden de emindi Suna. Tüm bunların sonucunda olanlar olmuştu işte. Murat'ın, kocasının arkadaşının sikini, önce bir parkyerindeki otomobilin içinde ağzına alıp emmiş, bellerini yutmuş, sonra da evde, evin her yerinde, hatta kocasıyla paylaştığı yatakta, hem ağzından hem amından, doya doya siktirmişti kendini. 

İşin garibi, bütün bunları düşünmenin Suna'yı son derece tahrik etmesiydi. Elini götürüp, yine alev alev yanmaya başlayan amını avuçladı. Parmakları, içinden akmakta olan taze am sularını, kasıklarının her yanına yapışıp kalmış, akşamdan kalma kurumuş bellerin üzerine yaydı. Orta parmağı bızırına dokunur dokunmaz da, beli gelmeye başladı. Sonra halsiz bir halde yeniden uykuya daldı.

Onu tekrar uyandıran, yanıbaşındaki telefonun çalması oldu. Daha tam kendine gelememiş bir halde cevapladı telefonu. Ama duyduğu ses, bir anda toparlanmasına yetti de arttı bile. Kocasıydı arayan.

"Nasılsın sevgilim..?"

"İyiyim... Uyuyordum da..."

"Eh, dün geceden sonra normal tabii... Sabah mı gitti Murat...?"

Birden dondu kaldı Suna. Dili tutulmuştu sanki. "Anlamadım..." dedi kocasına, zaman kazanmaya çalışarak "Kim sabah mı gitti...?" "Bilmediğimi sanıyorsun değil mi..? Ama dün onunla Kemeraltı'nda karşılaştığını bile biliyorum. Hatta otoparkta , arabanının içinde olanları da... Murat'ın dün akşam eve gelip seni siktiğini de biliyorum bu arada..." Suna, kocasına söyleyecek söz bulamıyordu. Uzun bir süre sessiz kaldı. - "Şimdi merak ettiğim bir şey var..." diye devam etti sonra Emre, "hoşuna gitti mi...? Güzel sikti mi seni sevgilim...?" İyice şaşırmıştı Suna. Hem olup biten herşeyi biliyordu kocası, hem de ona hala "sevgilim" diye hitap ediyordu. Bir gariplik vardı bu işte. Ne olduğunu tam anlayamadığı bir gariplik. Tam anlayamadığı için de, bir türlü cesaretini toplayıp, kocasına cevap veremiyor, sessiz kalmayı sürdürüyordu. "Bak Suna..." dile dSunam etti Emre, "İki şeyi bilmeni istiyorum, tamam mı..? Bunlardan biri, bana asla yalan söylememen gerektiği... İkincisi ise sikildiğin için kızmadığım, aksine bunun hoşuma gittiği... Hem de çok hoşuma gittiği..." Hala ne olup bittiğini anlayamamıştı Suna. Kocası neler söylüyordu böyle. Murat'la sikiştiğini öğrenmişti bir biçimde. Bu kesinlikle ortadaydı. Ama nasıl başarmıştı bunu acaba? Üstelik neler söylüyordu. Hiç beklemediği, hiç hazır olmadığı sözlerdi bunlar. "Sikilmen hoşuma gitti" diyordu açık açık. Böyle bir şey olabilir miydi? Gerçi kendini gösterip erkeklerin sikini kaldırdığında kocasının buna aldırmadığını, hatta hoşlandığını bile sezinliyordu ama, şimdi söyledikleri çok farklıydı. Birden aklına, Murat'ın İzmir'de olduğu üç günlük süre içinde olup bitenler geldi. Öyle şeyler olmuştu ki gerçekten, kocasının bunların farkına varmaması düşünülemezdi.

Örneğin sinemadaki adam. Büyük bir ihtimalle de, bahçede Murat'ın kucağına oturup onunla neredeyse sikiştiğini de görmüştü Emre. 

"Anlıyorum ama..." diye kekeledi telefona.

"Hayır sevgilim anlamıyorsun... İlk önce işin birinci bölümünü çözelim istersen... Murat'la sikiştin mi, sikişmedin mi..? Daha doğrusu, dün otoparkta, arabanın içinde onun sikini ağzına alıp, gece eve geldiğinde de seni istediği gibi sikmesine izin verdin mi, vermedin mi..?"

"Evet..." dedi Suna, alabildiğine alçak bir sesle, "Söylediklerin doğru..." 

Her şeyin bittiğini, çok sevdiği kocasıyla artık ayrılmaları gerektiğini düşünüyordu o anda. Yalan söylemenin gerçekten de bir anlamı yoktu bu durumda. Emre olup biteni biliyordu işte.

"Tamam sevgilim... En önemli konuyu çözdük böylece... Bir kere daha söylüyorum, ne olursa olsun, bana asla yalan söylememelisin... Hatta daha da ileri gitmelisin... Ne yaşıyorsan, bana aynen anlatmalısın... Sen benim karımsın... Her şeyi paylaşmalıyız... Ben olmadan yaşadıklarını benimle paylaşmanın yolu ise anlatmak... Yoksa ben eksik kalırım olanların içinde... Bak dün gece kendimi böyle eksik hissettim..."

"Anlamıyorum hala, nasıl oluyor da, olup bitenleri bilebiliyorsun peki..?"

"Çok basit sevgilim... Murat'dan öğrendim..."

"Nasıl yani..?"

"Yani bana telefon edip, Kemeraltı'nda seni gördüğünü, sonra da peşinden perklyerindeki arabaya gelip, ağzına verdiğini anlattı... Tabii, gece seni sikmek için eve gideceğini de söyledi..."

"İyi ama neden..? Yani nasıl oluyor da seni arayıp, bütün bunları anlatma gereği duyuyor, onu anlamıyorum..."

"Anlamayacak bir şey yok ki sevgilim... Aslında, o gece evde verdiğimiz partide senin içine nasıl düştüğünü farketmiştim... Sonra barın arkasında olanları da gördüm... Ama bahçede kucağına oturup ona yaptıkların, başımı döndürdü, doğrusunu söylemek gerekirse... Ben de konuştum onunla... Açık açık seni sikmek isteyip istemediğini sordum ona..."

"Eeee...?"

"Seni sikmek istememek mümkün mü..? O da açık açık söyledi bunu bana... Ben de, eğer isterse ve tabii sen de kabul edersen, seni sikebileceğini söyledim ona... Tabii, olanlardan beni haberdar etmesi şartıyla... Hepsi bu kadar işte... Ama asıl önemli olan bu değil... Asıl önemli olan, gece boyu neler olduğu... Murat'ın seni nasıl siktiğini, hoşuna gidip gitmediğini çok merak ediyorum... Güzel miydi sevgilim..? Güzel sikti mi seni..? Hoşuna gitti mi başka birine sikilmek..?"

Suna, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Hiç beklemediği, aklından bile geçirmediği bir durumla karşılaşmış olmanın getirdiği şaşkınlık o kadar büyüktü ki, kafasını toplamak için biraz düşünmesi gerekiyordu galiba. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder