9 Temmuz 2019 Salı

Suna Ve Yediği Sikler Türkçe Seks Hikayesi 7

Suna'nın hiç uykusu kalmamıştı. Kendini yorgun da hissetmiyordu artık. Hiç beklemediği bir durumla karşılaşmış olmanın getirdiği şok, gecenin tüm yorgunluğunu, o unutulmaz sikişin bütün gevşetici etkilerini almıştı üstünden. Ortada kesin bir gerçek vardı, o da kocasını aldattığı, başka bir erkeğin onu sikmesine izin verdiğiydi. İzin vermek ne kelime, bunu ondan daha çok istemişti Suna. Murat'ın, o kocaman sikini içine alabilmek, kendini ona siktirebilmek için deli olmuştu neredeyse. Ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de yakalanmıştı. Ama işin ilginç yanı, kocasının hiç kızmamış olmasıydı. Kızmak bir yana, hatta bundan hoşlanmış gibiydi Emre. Ama ısrarlı olduğu bir konu da vardı bu arada. Olup bitenleri öğrenmek istiyordu. Tanrım, kocası Murat'ın onu nasıl siktiğini, bunun hoşuna gidip gitmediğini öğrenmek istiyordu. Hem de en ince ayrıntısına kadar. Doğrusunu söylemek gerekirse, Emre, Suudi Arabistan'a gittiğinden bu yana çok değişmişti. İzmir'deki kısacık ziyareti sırasında yaptıklarından da belliydi bu. Ama şimdi, kuşkuya yer bırakmayacak bir biçimde ortaya çıkmıştı her şey.

Bu arada, daha da garip bir gelişmenin farkına varıyordu Suna. Üzerindeki şokun etkisi hafifledikçe, başka şeyler çıkmaya başlamıştı ortaya. Örneğin, karnının içinden başlayıp, giderek kasıklarına yayılmakta olan sıcaklık. İşte bu akıl alır gibi değildi. Kocasını aldatmış, yakalanmış, bunun onu kızdırmadığını, aksine hoşuna gittiği farketmişti. İşin garibi, bütün bu olup bitenlerin Suna'nın da alabildiğine hoşuna gitmesi ve onu şiddetle tahrik etmesiydi. Yataktan kalkıp banyoya gitti ve küveti doldurmaya başladı. Jakuzinin dilendirici etkisine ihtiyacı olduğunu hissediyordu.

Saatlerce kaldı jakuzide Suna. Düşünceler kafasının içinde bir kasırga gibi esiyordu. Murat'la yaşadıklarını hatırlamak onu yeniden tahrik ediyor, sonra kocasının söyledikleri aklına geldikçe, daha da çok tahrik oluyordu. Aslında Murat'a kendini siktirirken Emre de orada olsaydı ve herşeyi seyretseydi, nasıl olurdu acaba. Kocasının onu başka bir erkeğin sikini emerken, ona amını yalatırken, koltuğun üzerinde ikiye katlanıp hırsla sikilirken, ya da o kocaman sikin üstüne oturup, danseder gibi sikişirken görmesi, olup bitenleri en ince ayrıntsına kadar seyretmesi fikri, gerçekten de başdöndürücü geliyordu Suna'ya. Bu tam da onun tipine uygun bir şeydi galiba. Öyle ya, hep göstermekten hoşlanmış, ama şimdiye kadar yalnızca vücudunun güzelliklerini göstermişti. Kendini sikilirken göstermek ise kesinlikle çok daha zevk verici olmalıydı. Küvetin içinde yan dönüp, jakuzinin huzmelerinden birini amının üstüne getirdi. Şiddetle fışkıran sıcak su, tüm vücudunun sarsılmaya başlamasına neden oldu. Beli geliyordu.

Saat dokuza gelirken, bir gece önce Murat'ın onu inlete inlete siktiği koltuğun üstüne çırıl çıplak oturmuş, kocasının telefon etmesini beklemeye başlamıştı Suna. Şaşmasına neden olacak kadar heyecanlı olduğunu hissediyordu. Elini götürüp, amını okşamaya başladı. Tanrım, dudakları nasıl da şişip açılmıştı yine. Gözlerini kapatıp, Murat'ın o kocama sikinin içine girip çıkışını hayal etti. Giderek artan bir sikilme isteğinin içini kapladığını hissediyordu. Tam o anda çaldı telefon.

"Merhaba sevgilim..." dedi kocasına, zevkten boğuklaşmış bir sesle, "Aramanı bekliyordum ben de..."

"Merhaba Suna... Neresindesin evin..?"

"Salondayım sevgilim... Televizyonun karşısındaki büyük koltukta oturuyorum..."

"Anlatacak mısın bana sevgilim..."

"Sen öğrenmek istediğini sorsana önce..."

"Öğrenmek istediğim belli zaten bebeğim... Murat ne yaptı sana...?"

"Sikti beni sevgilim..."

"Güzel miydi..?"

"Ohhh evet çok güzeldi... Siki kocamandı sevgilim... Bu koltuğun üstünde sikti beni... Önce amımı yaladı, sonra da eze eze sikti beni sevgilim..."

Sonra olup biteni, hiç bir ayrıntıyı atlamadan kocasına anlatmaya koyuldu Suna. Anlattıkça, kendini tarifi imkansız büyüklükte ve yepyeni bir heyecanın pençesine kapılmış buluyordu. Zevkten başı dönmeye başlamıştı. Yaşadıklarını yeniden hatırlamak, kendi başına son derece uçurucuydu zaten. Bunları kocasına anlatmak ise bu uçuruculuğu, yüzle, binle çarpıyor gibiydi. Emre sessizce dinliyordu onu. Suna kocasının onu dinlerken sikiyle oynadığını, yavaş yavş otuzbir çektiğini anlamıştı. Bu ise heyecanının daha da artmasına neden oluyordu. Murat'ın tohumlarını ilk kez amının içine fışkırttığı anı anlatırken, birden beli gelmeye başladı. Konuşamıyor, tüm vücudu dalga dalga sarsılıyordu. Bir taraftan da, kocasının soluklarını duyuyordu telefondan. Tanrım, o da getiriyordu belini. Ohhh işte bu çok güzeldi.

Her şey bitip kendini yatağa attığında, yorgunluktan dizleri titriyordu Suna'nın. Kocasıyla telefonda konuşup nasıl sikildiğini anlatırken, belini kaç kez getirdiğini hatırlamıyordu bile. Tek bildiği, son derece uçurucu, yepyeni ve müthiş bir zevki keşfetmiş olduğuydu yalnızca. Bir bebek gibi uyudu hemen.

Sabah uyandığında aklına ilk gelen, akşam kocasıyla telefon başında yaşadıkları oldu. Neredeyse aynı anda amının sulanıverdiğini hissederek, bir daha şaşırdı. Üstelik, olanları düşündükçe daha fazla sulanıyordu amı. küçük pembe dudakların, içine girmeye hazır bir siki alabilmek için açıldığını farkediyordu. Tanrım, alev alev yanıyordu amı. Sikilmek istiyordu. 

Evet, önünde yeni bir boyut açılmıştı artık Suna'nın. Kocasını seviyordu, göstermeyi seviyordu, sikilmeyi seviyordu, sikildiğini anlatmayı seviyordu, kendini sikilirken göstermeyi hepsinden daha çok seveceğini biliyordu ve bunların hepsini biraraya getirmesine olanak tanıyacak müthiş bir fırsat çıkmıştı önüne. €ok şanslı olduğunu hissediyordu. Bu fırsatı, bu şansı sonuna kadar kullanmak geliyordu içinden. Kararlı bir biçimde kalktı yataktan. 

Duş yaparken sabırsızlanıyordu adeta. Bir an önce hazırlanıp sokağa çıkmalı ve önce, hareketlerine hiç bir sınırlama getirmeden, karşısına çıkan herkese göstermeli, sonra böyle göstere göstere sikini kaldırdıklarından birine kendini siktirmeli ve gece eve dönüp telefonda kocasına olup bitenlerin hepsini, en ince ayrıntısına kadar anlatmalıydı. 

Giyinmesi çok çabuk oldu. Yine o çok sevdiği atlet fanilası benzeri giysilerinden birini geçirmişti sırtına. Bu seferki beyazdı. Ayaklarına da, yüksek topuklu beyaz dekolte ayakkabılar geçirmişti. Dışarı çıkmadan aynada kendine son bir kez baktı. Giysinin eteği, ancak kalçalarını örtebiliyordu. Arkadan bakıldığında ise yumuşak ve incecik penye kumaşın aralarına girdiği kalçaları, tüm başdöndürücülüğüyle belli oluyordu. Memelerinin neredeyse yarısı meydandaydı. Aynada kendini seyrederken, karnındaki ateşin giderek büyümekte olduğunu hissetti. Görüntüsüyle, yine müthiş bir sik kaldırıcı haline dönüşmüştü işte. Biran önce dışarı çıkmalı, kaldırabildiği kadar çok siki kaldırmalı ve sonunda da sikilip geri dönmeliydi. Akşam kocası telefon ettiğinde, ona anlatacak şeyleri olmalıydı mutlaka. Hızla evden çıkıp arabasına atladı.

Aslında nereye gideceğini hiç düşünmemişti evden çıkarken. Sonunda arabasının burnunu, Kipa alış-veriş merkezine çevirdi. Bir süre oradaki dükkanlarda vakit geçirebilirdi pekala. Zaten, asıl isteğini, yani sik kaldırmayı rahatlıkla gerçekleştirebileceği bir yerdi Kipa. Arabasını, parkyerinin en diplerinde bir yere bırakıp, arka kapıdan Kipa'nin giriş katına geçti. Daha ilk andan itibaren de, çevredeki tüm erkeklerin dikkatini toplamaya başladı tabii. Memeleri, attığı her adımda titriyor, müthiş bir baştan çıkarıcılıkla hafif hafif sallanıyordu. Doğal olarak, bu saatte fazla kalabalık değildi Kipa. Ama kapıdan girdikten kısa bir süre sonra, Suna'nın çevresinde küçük bir kalabalık oluşmuştu tabii. Onu seyreden, bakışlarıyla adeta siken erkeklerdi bunlar. 

Suna, daha önceleri yüzlerce kez yaşadığı tecrübelerinden, isterse bu oyunu saatler boyu sürdürebileceğini ve erkeklerin de onu gözleriyle sikmekle yetineceklerini biliyordu. Şimdiye kadar yalnız bir kez, biri ona beklenmedik bir şekilde sokulmuş ve vücuduna dokunmuştu. O da, kocasıyla beraber gittikleri gece kulübünde, çaktırmadan kıçını okşayan adam olmuştu. Erkek kalabalığını da peşinden sürükleyerek, bir süre dolaştı Suna. Özellikle iyice aydınlatılmış vitrinlerin önünde, bacakları birbirinden ayrık durmaya özen gösteriyordu. Böyle yaptığında, vitrinden gelen ışığın, eteğinin incecik kumaşını şeffaflaştırdığını ve ortaya, arkadan bakanların başını iyice döndürecek bir manzara çıkaracağını biliyordu.

Yorulduğunu hissettiğinde, ana ağazaya girip üst kata çıkmak için yürüyen merdivenlere yöneldi. Göz ucuyla, seyircilerinden bir kaç tanesininin de peşinden geldiğini farketmişti bu arada. Onu daha iyi seyredebilmek için, bir kaç basamak arkada kalmaya özen göstermişti hepsi de. Bacaklarında dolaşan aç bakışların neredeyse tenini yaktığını hissediyordu Suna. Birden öne eğilip, ayakkabılarının bantlarını düzeltir gibi yaptı. Arkadakilerin şimdi çıplak kıçını görebildiklerini biliyordu. Bu son derece tahrik ediciydi işte. Amı vıcık vıcık sulanmıştı. İçinden doğrulmak gelmiyordu. Alev alev yanan gözlerin, küçük birer sik gibi, kalçalarında dolaştığını hissediyordu neredeyse. Ama fazla uzatmasına da olanak yoktu tabii. Çünkü merdiven bitmek üzereydi.

Çeşitli reyonların arkasına saklanmış kafeteryaya doğru yürerken, bacakları heyecandan titriyordu neredeyse. Bazen kendisi bile şaşıyordu seyredilmekten aldığı zevke. Kafeteryanın self-servisinden kahve alıp, en öndeki masalardan birine oturdu. Bunu yapaken de, eteğinin iyice sıyrılymasına, bacaklarının, neredeyse kalçalarına kadar meydana çıkmasına özen göstermişti tabii. Mağazaya girerken peşinden gelen ve merdivenlerde çıplak kıçını seyreden adamlar da, peşinden kafeteryaya gelmişlerdi. Suna, hepsinin kendine onu seyredebilecekleri birer yer seçişini izledi. Hayatından memnundu. İşler, gerçekten de istediği gibi gidiyordu. Bu arada, önceden kafeteryada oturmakta olanların da ilgisini çektiğini ve seyircilerinin sayısının bir anda arttığını farketmişti. Oturduğu iskemleyi masadan biraz uzaklaştırdı ve alabildiğine yavaş hareketlerle bacak bacak üstüne attı. Bunu yaparken, kısa bir an için de olsa, hepsine birden amını göstermiş olduğunu biliyordu. 

Orada yaklaşık bir saat kadar oturdu Suna. İki kez kalkıp kendine yeni kahve almaya gitmişti bu arada. Aslında amacı, böyle oturup kalkarken, kendini mümkün olduğunca daha çok göstermekten başka bir şey değildi elbette ki. Aç erkek bakışları vücudunda dolaştıkça tahrik oluyor, tahrik oldukça daha çok gösteriyor ve bunun doğal sonucu olarak, daha da çok tahrik oluyordu. Öyle sulanmıştı ki amı, iskemlesinde kımıldarken yapışkan, ağdalı sesler çıkarıyordu neredeyse. Artık canı, biran önce sikilmek istiyordu. Kocaman, taş gibi sert bir sikin içine girmesini ve tohumlarını amının en dibine fışkırtmasını istiyordu. Sorun, onu siken gözlerle seyretmekte olanların arasından kimi seçeceğiydi. Aslında bunun pek farketmeyeceğinin de farkındaydı. İstediği yalnızca sikti Suna'nın. Herhangi bir sik.

Sonra gözleri birden tam karşısındaki masada oturan adama takılıverdi. Kırk yaşlarında olmalıydı adam. Sert bir görüntüsü vardı. Bunun üstüne bir de giyimi eklendiğinde, tıpkı kocasıyla sinemaya gittiklerinde yanlarında oturan ve onu seyrederek otuzbir çeken adamı anımsatıyordu. İşçi olmalıydı. Elleri oldukça iriydi. Vücudu da öyle. Ama adamın, Suna'nın ilgisini bunlardan daha çok çeken bir yanı daha vardı. Sandalyesinde yüzü ona dönük ve bacakları açık oturuyordu adam. Pantolonun önü bir çadır gibi kabarmıştı. Ve bu yetmiyormuş gibi, zaman zaman o iri ellerinden biriyle bu kabarıklığı, daha doğrusu kabarıklığın nedeni olan sikini avuçlayıp okşuyordu. Bunu yaparken de, tam gözlerinin içine bakıyordu Suna'nın. Kapkara gözleri şehvetle parlıyordu. Suna'nın onu izlemekte olduğunun da hemen farkına varmıştı tabii. Sandalyesinde biraz daha geri yaslandı adam. Şimdi o iri elleri, daha sık aralıklarla sikine gitmeye ve neredeyse alenen okşamaya başlamıştı. Sanki o da kendini gösteriyor gibiydi.

İşte bu çok heyecan vericiydi. Suna, adamın pantolonundaki kabarıklıktan. altında yatan sikin kocaman bir şey olduğunu anlıyor ve büsbütün heyecanlanıyordu. Alev alev yanıyordu amı. Bacak bacak üstüne atmaktan vazgeçerek, o da geri yaslandı sandalyesinde. Şimdi dizleri birbirinden biraz ayrık oturuyordu. Doğrusu müthiş bir deneyim yaşadığının farkındaydı. Hiç tanımadığı bir adamla, kalabalık bir mağazanın kafeteryasında karşılıklı oturmuş, birbirlerini seyrediyor, ya da daha doğrusu, kendilerini birbirlerine gösteriyorlardı. Bacaklarının, elinde olmadan giderek daha çok aralandığının farkındaydı Suna. Adama doğrudan amını göstermesine çok az kalmıştı. 

Doğal olarak çevrelerinde oturmakta olan başka erkekler de farkındaydı bu durumun. Suna, kendini tepeden tırnağa am gibi hissediyordu bu yüzden. Aslında istediği, iskemlesini masadan iyice uzaklaştırıp bacaklarını alabildiğine açmak ve bütün bu erkeklerin gözü önünde parmaklarını amının dudakları arasına sokup, otuzbir çekmekti. Ama bunu yapamayacağını biliyordu. 

Sonunda kararını verip ayağa kalktı. Ama bunu yaparken öyle davranmıştı ki, bacakları biran için de olsa iyice aralanmış ve vıcık vıcık sulanmış amını, herkese göstermişti. Arkasına bile bakmadan kafeteryadan çıktı ve rastgele yürüdü mağazanın içinde. Az önce karşısında oturup sikini alenen okşayan adamın peşinden gelmekte olduğunu anladığında, mayo reyonuna gelmişti. Bikini mayolarla dolu bir askılığın önünde durup yüzünü ona döndü. Adamın açık mavi gözleri alev alev yanıyordu sanki. O da durmuştu şimdi. Yalnızca bir kaç metre uzaktan Suna'yı tepeden tırnağa seyrediyor ve adeta gözleriyle sikiyordu. Pantolonunun önü, hala bir çadır gibi kabarıktı.

Bir an için, onun ne kadar cesur oduğunu merak etti Suna. Sonra adam ona iyice sokuldu. Şimdi aralarında 30 santimden az bir mesafe kalmıştı. Suna, onun vücudundan yükselen sıcaklığı hissediyor, teninden gelen hafif ter kokusunu farkediyordu. Sonra adam bir elini ona doğru uzattı. Suna, büyülenmiş gözlerle, bir haylı iri ve kaba olan bu erkek elinin yaklaşmasını izledi. Doğrudan kasıklarına yönelmişti adam. Ve bir anda amını avuçlayıverdi.

Tüm vücudu sarsıldı Suna'nın. Neredeyse beli geliyordu. Dizlerinin bağı çözülmeye başlamıştı. İlk kez başına geliyordu böyle bir şey. Telaşlı ellerle askıdan bir kaç moya aldı. Sonra adama arkasını dönüp, dip taraftaki soyunma odalarına doğru yürümeye başladı. Tüm vücudunu ateş basmıştı. Başı dönüyordu. Boş bir oda bulduğunda kapıyı tutup başını çevirdi va adama baktı yine. Tanrım, peşinden geliyordu. Kapıyı açıp içeri girdi. Kapayamadan da, yetişti adam ona. Suna'yı hafifçe içeri itip, o da girdi içeri. Sonra da kapıyı kapatıp, sürgüsünü sürdü. 

Yüzleri birbirlerine dönük, öylece durdular bir süre. Adam o kadar iriyarıydı ki, Suna onun yanında bir çocuk kadar küçük hissediyordu kendini. Sonra adam iki taraftan iri ellerini uzatıp, Suna'yı kalçalarından kavradı ve kendine çekti. Bir süreden beri gözlerini alamadığı o kocaman sik, birden karnına dayandı Suna'nın. İçi eriyordu sanki. Adama bakabilmek için başını kaldırdı. Aynı anda da dudakları, onun büyük ağzının kalın dudaklarının arasında kayboluverdiler. €ılgın gibi öpüşmeye başladılar. Yapabildiği tek şey, kollarını kaldırıp adamın boynuna dolamak olmuştu. Ancak oradan aldığı güçle, ayakta kalmayı başarabileceğinin bilincindeydi artık.

Adam Suna'nın küçük dilini yakalayıp ağzının içine çekmiş, emiyordu. Kalçalarını mıncık mıncık okşamakta olan elleri de boş durmuyordu bu arada. Giysisinin eteğini, beline kadar sıyırmıştı neredeyse. €ıplak kalçalarının bu kaba ellerin altında eridiğini hissediyordu Suna. Aklı, karnına batmakta olan o kocaman sikteydi yine de. Kollarını adamın boynundan çekti ve ellerini vücutlarının arasına soktu. Telaşlı parmakları, adamın pantolonunun önünü açmaya çalışıyordu şimdi. Sonunda parmakları adamın çıplak sikine değidiğinde, yeniden titredi tüm vücudu. Tanrım, ateş gibi yanıyor, bir nabız gibi atıyordu bu kocaman sik. Ağzı sulanmaya başlamıştı. Dudaklarını adamın ağzından kurtarıp, onun önünde çömeldi.

Gerçekten de kocaman bir sikti bu. Hem uzun, hem de kalındı. Yukarı doğru hafifçe kıvrılmış ve inanılmayacak kadar sertleşmişti. Suna bir eliyle onu dibinden kavrayıp okşamaya başladığında, mantar gibi şişip iyice morarmış başının üstündeki delikte, bir beyaz damlacık beliriverdi. Bu manzara, aklını başından aldı Suna'nın. Birden beli gelmeye başladı. Öyle tahrik olmuştu ki kendini herkese gösterip siklerini kaldırırken, şimdi onun için kalkmış bu kocaman sikin başındaki küçük beyaz damlacığı görmek, belini getirmesi için yeterli olmuştu işte. Ama çabuk topladı kendini. Dilini uzatıp o küçük beyaz damlayı yaladı. Aynı anda da, adam bir top gibi patladı. Anlaşılan o da, tahrik ola ola, dayanma noktasını geçmişti bir anda. Sikinin başından şiddetle fışkıran tohumları, Suna'nın yüzüne geldi. Telaşla ağzını açıp, dudaklarını o kocaman başın üstüne kapadı Suna. İkinci salvo, ağzının içine doldu. Bu da Suna'nın belini bir kez daha getirmesine neden oldu. Üstelik bu seferki daha şiddetli olmuştu. Suna vücudunun kıvrılıp büküldüğünü, en derinlerinden birden bire boşanmış gibi gelen suların, amının artık iştahla açılmış olan dudaklarının arasından yere damladığını hissediyordu.

Adam onu koltukaltlarından tutup ayağa kaldırdığında, bacakları hala güçsüzdü. Bereket ki fazla ayakta kalmak zorunda kalmamıştı. Adam onu hafifçe geri itti ve arkasındaki küçük tabureye oturmaya zorladı. İşte buna hiç bir itirazı olamazdı. Sonra adam da onun önünde diz çöktü. İki eliyle Suna'nın bacakları iyice araladı ve başını, vıcık vıcık olmuş kasıklarına gömüverdi. Kocaman açılan ağzı, bir anda Suna'nın amının dudaklarına yapışmıştı. Müthiş bir hırsla emiyordu adam amını. Bu da Suna'nın, daha tam kendine gelemeden yeni bir zevk dalgasına kapılmasına neden olmuştu tabi. Başını arkadaki duvara yaslayıp, kendini iyice bıraktı. Sonra birden adamın dilinin içine kaydığını hissederek, tekrar kasıldı vücudu. Tıpkı küçük bir sik gibi, içine sokmuştu dilini. Yine beli geliyordu. Elektrik çarpmış gibi titreyerek beli geliyordu. Aslında zevk çığlıkları da atmak istiyordu ama, bulundukları yeri düşünerek kendini kontrol etmeye çalışıyor, dudaklarını ısırıyordu.

Sonra adamın başı kasıklarından ayrıldı. Suna, yarı aralık gözlerle onun doğruluşunu izledi. Yanakları, burnu ve çenesi, am sularıyla ıslanmıştı adamın. Dizleri üstünde Suna'nın bacakları arasına sokuldu sonra. O kocaman siki yine dimdikti. 

Sıra sikilmeye gelmişti artık. Suna bunu biliyor ve vücudu zevkle ürperiyordu. Onun için kalkan, biraz önce tohumlarını yüzüne ve ağzının içine fışkırtan kocaman sik, şimdi de amına girecek ve karnının içine fışkıracaktı. Bunun düşüncesi bile, neredeyse tekrar belini getirecekti Suna'nın. Tüm gücünü kullanarak kendini tutmaya çalışıyordu. Ama adam sikinin o mantar gibi şişmiş başını amının dudakları arasına yerleştirip sokmaya başladığında, kontrolü kaçırdı yine. Bir kere daha geliyordu beli. Tüm vücudu dalga dalga sarsılıyordu. Tam kendini toplarken, adam birden geçiriverdi ona. Tek bir harekette, dibine kadar sokmuştu o kocaman sikini, küçücük amına. Yine beli gelmeye başladı. 

Bu sefer onun durulmasını bekledi adam. Sonra öne eğilip, kocaman açtığı ağzını, Suna'nın küçük etli dudaklarının üstüne yapıştırdı. Kalçaları aynı anda hareketlendiler. Siki, Suna'nın amına girip çıkıyordu artık. Adam pompalıyor, Suna'yı sikiyordu.

Zevkten uçmuştu Suna. İçine girip çıkmakta olan sikin büyüklüğü, aklını başından alıyordu. Karnının içi sikle dolmuş gibiydi. Her çıkışında tüm içini dışarı çekiyor, her girişinde o kocaman mantar gibi başı beynine değiyordu sanki. Ağzını açıp dudaklarıyla adamın diline yapıştı ve hırsla emmeye başladı. Yavaş yavaş ağzının içine çekiyordu onu. Tıpkı bir siki emer gibi emiyordu az önce amının derinliklerine gömülen dili. Tıpkı bir siki emer gibi. Bunu düşünmek bile öylesine uçurucuydu ki, bir anda beyni patlamış gibi oldu Suna'nın. Bir kez daha gelmeye başladı beli. 

Ama adam durmak bilmiyordu artık. Sikini Suna'nın küçük amına hırsla sokup çıkarmayı, bu baştan çıkarıcı, akıl almaz güzellikteki kadını eze eze sikmeyi sürdüyordu. Üstelik her geçen an daha da sertleşiyordu hareketleri. Kalçaları bir motor gibi ileri geri çalışmaya başlamıştı artık. Siki bir en ucuna kadar çıkıyordu Suna'nın amından, bir dibine kadar gömülüyordu karnın derinliklerine. Tüm kontrolünü kaybetme noktasına gelmişti o da. Ama Suna bunun farkında bile değildi. Adamın ne durumda olduğu onu hiç ilgilendirmiyordu. Suna'yı tek ilgilendiren sikilmekti. Tüm benliğiyle gerilmiş, içine girip çıkmakta olan sikin tohumlarını karnının derinliklerine, rahminin ağzına fışkırtmasını bekliyordu. Öylesine heyecanlanmıştı ki, yine beli geliyordu. Taburenin üstünde çırpınıyordu artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder