4 Temmuz 2019 Perşembe

Karım İçin Unutulmaz Bir Bayram

Merhaba, başımıza gelenleri anlatmadan önce kendimden ve karımdan biraz bahsetmek isterim. Ben 34 yaşında, 1.69 boyunda biraz göbekli ve özel bir şirkete çalışan biriyim. Karım 27 yaşında 1.70 boyunda ve 54 kiloda olan çok güzel ve alımlı bir bayandır. Aşık bir çiftiz ve biri birimize çok sadığız. Karım gibi çok güzel bir bayanla evliği olduğum için kendimi çok şanslı sayıyorum çünkü benim standartlarımın ve hayallerimin çok üzerinde bir bayandır. 

Bizi tanımayanlar gördüğü zaman, "adama bak birde sahip olduğu karıya bak", dedirten bir önyargı var. Ancak, bizi tanıyanlar ne kadar iyi kalpli, sevecen, dürüst ve mütevazı bir çift olduğumuzu biliyorlar. Karımı da bu yönüm etkilemiştir ki benimle evlendi. Çok uyumlu bir çiftiz çünkü ben biraz saf ve çekingen bir yapıya sahibim, buna benzer olarak da karım çok saf ve utangaç bir karaktere sahiptir. İşte bu yüzden çok iyi anlaşıyoruz, yani kafa yapımız aynıdır. 

Ancak, bu durum karşısında iyi niyetimiz her zaman saflığımızdan dolayı suiistimal edilmiştir. Özelikle para konusunda çok kazık yemişiz. Bazen karımla birlikte bildiğimiz halde kazık yemişiz çünkü ben çekingenliğimden itiraz edememişimdir karımda utangaçlığından tepkisiz kalmıştır. Ama sağ olsun dostlarımız ve ailemiz bizi bu tarz konularda hiç yalnız bırakmıyor ve onların destekleriyle ve tavsiyeleriyle engelleri aşıyoruz, bu nedenle onların sözlerine çok sadığız. 

Karımın utangaçlığı biraz aşırı olduğu için zaman zaman ben bile ona cesaret verip daha atılgan ve girişken olması için çabalıyorum. Örneğin, karım dans etmeyi çok seviyor, özelikle oynak bir hava çalsın hemen kalkıp kıvırır. Ancak bunu evde sadece ikimiz olduğu zaman yapar, yani yanımızda ailemiz veya arkadaşımız dahi olsa hayatta onların önünde dans edip kıvırmaz. Sonra, yeni insanlarla tanışmaktan çok çekinir ve utanır, insanlardan çok uzak durur ve karımı tanımadıkları için çok soğuk bir insan olduğunu düşünürler.

Hâlbuki karımı iyi tanıyanlar, ne kadar cana yakın ve sempatik bir insan olduğunu bilirler. İşte bu nedenle bende karımı hep yeni insanlarla tanışmasını ve sohbet etmesini teşvik ederim. Karımın çok utandığı bir diğer nokta ise, kıyafet konusudur. Kıyafet konusunda karım tutucu giyinmeyi tercih eder. Yani çok kapalı giyinmez fakat mini etek veya dekolteli kıyafetler giymekten çekinir. Vücudu ve bacakları ne kadarda uygun ve harika olsalar da onları göstermekten çok utanır. Kendide bu zayıflıklarının farkındadır ancak yetiştiriliş tarzından dolayı yeterince özgüven sahibi olamamıştır. 

Oysa kendide yerine göre güzel modern ve açık kıyafetler giymek ister. Üstelik yeni insanlarla tanışıp sohbet etmek ve eğlencelerde kalkıp oynamak, dans etmek ister, fakat bunu yapabilmesi için kendine biraz güvenmesi gerektiğini benim kadar o da çok iyi biliyor. 

Karımın benden bile çekindiği utandığı bazı konular var. Karımla cinsel hayatımız çok renkli değildir, yani çok seksi ve etkileyici olduğu halde çok sıradan ve basit bir seks hayatımız vardır. Bu yetmezmiş gibi evlendik evleneli karım bana vajinasını bile hiç göstermemişti, karımı hayatımda hiç tamamen çıplak görmemiştim. Bu durumu kimse bilmiyor çünkü bilseler herhalde bana çok gülerlerdi. 

Karıma soracak olsaydın, seks hayatımızdan memnundu, yani benim 13 santimlik aletim onun ufacık ve daracık amını tatmin ediyordu, zaten o kadar bir dardı ki daha büyüğünü hayal bile edemiyordu. Karımla sevişmelerimiz pek uzun sürmez, yani ben onun o müthiş daracık kaygan amına birkaç girip çıkmamla dayanamayıp boşalıyorum, karım ise orgazmımın nasıl bir şey olduğunu bilmediği için bunun yeterli bir haz olduğunu düşünüyordu. 

Dediğim gibi bir tek misyoner pozisyonunda kısa süreli sevişmelerimiz olurdu, yani hayatında hiç ağzına almamış, eliyle hiç oynamamış, göt deliğini hiç göstermemiş dokundurmamıştı. Göğüsleri hariç vücudunu bile bana hiç yalatmamıştı, tabi göğüslerini bana yalatması oldukça tatmin ediciydi. Buna da şükür ediyordum ve yetiniyordum çünkü gerçekten çok harikadırlar. Karımın göğüslerine bayılıyorum çünkü gayet sert ve diridirler, üstelik o pembe sert göğüs başları iri ve tahrik edicidirler. 

Bazen dışarıda olduğumuz zaman karım farkında olmadan göğüs uçları sertleşiyor ve kalın sutyen giydiği halde kıyafetinin altından bir üzüm tanesi gibi belirgin oluyorlar. Bu gerçekten çok tahrik edici bir görüntüye dönüşüyor, üstelik yabancı erkeklerinde çok ilgisini çekiyor fakat karım fark etmediği için bende ona söylemiyorum. Karıma karşı başka erkeklerin bakışlarından rahatsız olduğum halde huzursuzluk olmasını istemediğim için susup kalıyorum, onlarda çaktırmadan karımın her yerini süzüyorlar.

Karımın bir konuda zaafı var o da aşırı intacı olmasıdır. Bu nedenle karımın doğru sandığı bir şey hakkında iddia etmek veya onu bir konuda başarısız olabileceğini söylemek onu çok kızdırır ve inadından dolayı aksini yapıyor veya kendini kanıtlamak için benimle tartışır. Fakat yinede sonunda biri birimizi anlayışla karşılar biri birimizin fikirlerine saygı duyarız. Karımın hep kötü ve zayıf yönlerinden bahsettim ancak kendiyle ilgili iyi yönleri de var tabi. 

Bir kere kendine müthiş özen gösteriyor, yani kuaföre gitmesi, cilt bakımı, vücut bakımı, ağda, manikür pedikür. Bu tarz şeyleri hiç ihmal etmez ve bir o kadar daha güzel ve çekici oluyor. Sonra, çok iyi kalplidir, insanları hiç kırmaz ve her zaman yardımcı olur. Yani ortak çok iyi yanlarımız var eşimle. Dediğim gibi, eşimin tek zayıflığı saf, utangaç ve inatçı olmasıdır.

Başımıza gelenleri anlatmaya gelince, her şey bayramda olmuştu. Şeker bayramı yaz mevsiminin sonuna doğru denk gelmişti ancak hava yinede çok güzel ve sıcaktı. Bayramda her zaman yaptığımız gibi, tüm aileyi gezerek büyüklerimizin ellerini öpecektik. Bilindiği gibi, adet olarak bayram için herkes yeni ve hoş giysiler satın alır ve bayramda giyer. Bayramdan bir gün önce eşim kuzenleriyle alışverişe gitmek için benden para istemişti, bana ve kendisine bayram kıyafeti alacaktı. 

Açıkçası, ben pek alışveriş olayından hoşlanmadığım için işime de gelmişti. Akşama karım eve geldi ve aldıklarını bana bir bir göstermeye başlamıştı. Önce bana aldıklarını çıkardı poşetlerden, güzel bir gömlek ve pantolon, yeni iç çamaşır, çorap ve güzel bir kemer almıştı. Kendine aldıkları beklentimin dışındaydı, hatta çok şaşırmıştım. Kuzenlerinin ısrarı üzerine kendine, normalde cesaret edipte giymeyeceği tarzda çok şık ve seksi siyah mini bir elbise almıştı. 

"Hadi giy de göreyim" dedim eşime fakat o da "şimdi olmaz, bayramda görürsün" dedi. Bu elbiseyi giyeceğine pek inancım yoktu fakat ardından bana yeni aldığı iç çamaşırlarını gösterdi ve o zaman bunları mutlaka giymesi için dua etmeye başlamıştım. Yine hiç tarzı olmayan ve hayatta giymediği fakat aşırı seksi bir çift iç çamaşırı almıştı. O an içimden kuzenlerine helal olsun dedim ve nasıl ikna ettiklerini merak ettim. Tabi almasına almıştı fakat önemli olan gerçekten giymesiydi. 

Eşim set olarak gerçekten inanılmaz bir tanga ve sutyen almıştı kendine. Rengi kırmızıydı ve tanganın ön üst tarafı oldukça düşük beldi. Dantel işlemeliydi ve önünden alt tarafına doğru indikçe danteller ince kırmızı şeffaf bir kumaşa dönüşüyordu. Yani belli ki giyse karımın amını net bir şekilde görebilecektim. Elinde tutuğu bu ufacık hassas ve narin iç çamaşırın arka kısmı tamamen incecik bir ipten oluşuyordu ve yan taraflarından da bağcıklar vardı. 

Bunu giyse gerçekten çıldırabilirdim çünkü karımı hiç böyle bir şey giyerken görmemiştim, üstelik çok daha utanç verici bir durum vardı, karımın amını daha önce hiç görmemiştim. Yani onu şeffaf bir kumaşın içinden görmem bile, benim çıldırmama yeterli olurdu kesin. Diğer elinde tutuğu sutyen ise daha farklı değildi. Oda aynı şeffaf kırmızı tülden oluşuyordu ve üzerinde yer yer de kırmızı dantel işlemeler vardı. 

Boyut olarak normalden daha küçük dar bir şeye benziyordu ve sadece arkadan kopçalıydı. Karımın bana gösterdikleriyle gerçekten çok heyecanlanmıştım fakat bana bunların kendine özel olduğunu ve benim görmemden utandığını ve sadece bayramda giyeceğini söyleyerek zevkimi kursağımda bırakmıştı. Yinede bayramda kıyafetinin altında bu büyüleyici iç çamaşırları giydiğini bilmek beni heyecanlandırmaya yetiyordu. Son olarak, yeni aldığı siyah parlak rugan deri kaplamalı oldukça uzun topuklu şık ve zarif bir ayakkabı almıştı. 

Ertesi sabah bayramın ilk günüydü ve bayramın vereceği mutluluk ve heyecanı yerine daha çok karımın giyecekleri beni heyecanlandırıyordu. Sabırsızlıkla oturma odasında karımın hazırlanıp yanıma gelmesini bekliyordum. İçimden bir ses, kesin bayram kıyafetlerini cesaret edip giyemez diyordu fakat öbür yandan da giymesi için dua ediyordum. İşte o an gelmişti ve Allah dualarımı kabul etmişti. Karım gerçekten beni bir kez daha şaşırtarak o alışık olmadığı muhteşem kıyafetini giymişti. 

Üzerindeki mini siyah elbise sanki kendisi için özel olarak dikilmişti, yani bir elbise bu kadar yakışabilirdi bir insana. Giydiği elbise straplez olduğu için omuzları ve sırtının üst kısmı çıplaktı, göğüslerini ise kumaş sıkıca sarıyordu. Daracık siyah ipek kumaş ince bellini de sıkıca sararak kalçalarına kadar iniyordu. Dar parlak kumaş tam kalçalarının üzerinde biterek karımın yuvarlak poposunu sımsıkı kavramıştı. Kalçalarının tam bittiği yerden ise 10 santim uzunluğunda büzgülü ve kabarık bol bir kumaş etek ucunu tamamlıyordu. Açıkçası eşimin açıkta olan o seksi ve biçimli bacakları tüm cömertliğiyle göz kamaştırıcıydı.

Bayram elbisesini tamamlayan ise yeni aldığı yüksek topuklu ayakkabılarıydı. Karım genelde çok yüksek topuk giymezdi fakat bu sefer kendine 13 santim uzunluğunda oldukça iddialı bir topuk seçmişti. Uzun topuk sayesinde karım benden çok daha uzun olmuştu ve parmak ucunda duruyormuş gibi görünüyordu. Topukların uzunluğu karıma daha önce hiç fark etmediğim bir seksilik katmıştı çünkü bacakları daha bir şekilli ve kalçaları daha da bir dikleşmişti. Parmak ucu kapalı olan bir ayakkabıydı ve üzerindeki deri çok parlak ve kaliteli görünüyordu. 

Kapalı bir ayakkabı olmasına rağmen yan tarafından ayak kavisi çok net ve hoş görünüp yukarı çıktıkça ince zarif ayak bileği bu modern ayakkabıya çok iyi uyum sağlıyordu. Ayaklarına oje sürüp sürmediğini bilmiyordum fakat ellerinde kırmızı oje vardı. Dudaklarına da kırımızı parlak bir oje sürüp hafif birde makyaj yapmıştı. Açık dalgalı saçlarıyla resmen Afrodit gibi olmuştu. Çok büyülenmiştim fakat bir yandan da ikimiz için değişik bir deneyim olacağından biraz çekingendim. 

Karıma hayranlıkla bakarak, "sen emin misin, bu kıyafetle dışarı çıkabileceğine gerçekten inanıyor musun?" diye sordum. Bu söz ağzımdan çıkana kadar karımın yüzünde korkak ve utangaç bir ifade vardı fakat sözümü bitirir bitirmez yüzündeki ifade değişerek "tabi ki eminim, niye inanmayacakmışım?" diye kızgınca cevap verdi. Belli ki inatçılığı ağır basmaya başlamıştı. Bir anda karıma büyük bir özgüven gelmişti ve çıkmak için hazır olduğunu belirti. 

Benim açımdan bir sorun yoktu nasılsa ailemizle olacaktık. İlk durağımız nenemler olacaktı o yüzden arabaya binerek köye doğru yol almaya başladık. Arabada giderken ister istemez gözüm karımın o muhteşem bacaklarına kaçıyordu, karım ise yolumuz uzun olduğu için dinlenme amaçlı gözlerini biraz kapamıştı. Köye vardığımızda öğlen olmuştu, nenemizin ve dedemizin elini öptükten sonra onlarla biraz oturup tekrar yolla çıkacaktık. Allahtan ki ikisinin de gözleri çok iyi görmüyordu ve karımın modern kıyafeti için rahatsız edici bir yorum yapmamışlardı çünkü yaşlılar genelde bu tarz konularda biraz geri kafalı olabiliyorlar.

Köyde fazla kalma niyetimiz yoktu çünkü burada sadece yaşlılar yaşıyordu ve yapacak pek bir şey yoktu, yani uzun süre kalmak sıkıcı olabilirdi. Üstelik karnımız acıkmıştı ve nenemizin bize sunabileceği yemek pek de iştah açıcı değildi. Tam kalkmak üzereydik ki uzaktan müzik sesleri ve coşkulu bağırmalar duymaya başladık. Köy hiç modernleşmediği için ve şehre çok uzak olduğu için tüm gençler şehre göç etmişti ve zaman içerisinde köyde sadece yaşlılar kalmıştı. 

Birkaç orta yaşlı aile vardı fakat onun haricinde bizim nesil hiç yoktu. Köyde gençlerin olmadığını bildiğim için şaşırarak dedeme "bunlar kim, ne yapıyorlar?" diye sordum. Dedem, köyün eski yollarını ve kaldırımlarını yenilemek için bir ekip gönderildiğini ve bayram için taverna gibi bir şey düzenlediklerini söyledi. 

Karım müzik ve eğlence seslerini duyunca "hadi bizde gidelim" dedi. Karımı bu isteğinden vazgeçirmek için "ne yapacağız tanımadığımız adamların içinde, üstelik senin için uygun bir ortam olmaz" dedim. Karım "ne demek uygun bir ortam olmaz!" diye kızdı, sonra dedeme dönerek "Dede, karıları yok mu bu adamların?" diye sordu. Dedem, "herhalde vardır, birkaç ay bizim bu dağın başında kalacaklar, karısız ne yapalar bu kadar zaman, üstelik bu tarz eğlencelerde dansöz de çağırılır" dedi. 

Dedemin söylediklerinden sonra gitmemek imkansız hale gelmişti. Son bir kez daha şansımı denemek için, "ya şimdi sen dans etmek istersin sonra utanır edemezsin içinde kalır" dedim. Bunu söyleyerek maalesef karımın inat damarına basmış oldum çünkü artık utanmadığını ve kesinlikle dans edeceğini söyleyerek benim yanıldığımı göstermek istedi. Dedemdin söylemesine göre gerçekten adamların eşleri de varsaydı benim için sorun olmazdı, üstelik dansöz izlemekte işime geliyordu.

Karım köy yollarında yüksek topuklarıyla yürümesi zor olacaktı o yüzden arabamıza binerek öbür mahallede eğlencenin olduğu yere kadar sürdüm. Adamların taverna gibi düzenledikleri yer eskiden Ahmet Dayının lokantasıydı. Eskiden bu lokantanın etrafı ağaçlar, çitler ve çiçeklerle çevrili olup ortasında masalar düzenlenirdi fakat Ahmet Dayının vefatından sonra yıllarca kullanılmadığı için çitler kesilmemiş, çiçekler kurumuş ve her tarafta otlar çıkmıştı. Anlayacağınız bir harabeye dönüşmüştü. 

Üstelik bu adamlar çevre bakımı için kullanacakları malzemeleri saklamak için bu mekanı ambar olarak kullanıyorlardı çünkü içerisinde moloz, kereste parçaları, çimento torbaları, kum, çakıl, ne ararsan vardı. Ancak, bu özel gün için eskiden dans pisti olan kısma adamlar masalar kurmuş üzerinde meze ve içkiler koymuşlardı. Oturacak sandalye yoktu o nedenle adamlar ellerinde içki bardaklarıyla masanın etrafında coşkuyla bağırıp dans ediyorlardı. Yan taraftaki uzun ahşap parçalarının üzerine ise bir müzik çalar koymuşlar sesi sona kadar açılmış oyun havsı çalıyordu. 

Eşimle giriş kısımda durarak bu ortamı yarım dakika kadar izledikten sonra kalabalığın içinden bir iki kişi biz fark etti ve bir anda müziğin sesi kısıldı. Herkes şaşkınlıkla önce bize baktı sonra dönüp kendi kendilerine baktılar ve gülümseyerek bizi aralarına katılmamız için davet ettiler. Açıkçası hayal kırıklığına uğramıştım çünkü etraf çok berbattı ve 12 tane erkek haricinde hiçbir bayan yoktu, üstelik dansözde yoktu. 

Davetleri karşısında ben rahatsız etmek istemediğimizi söyleyerek ayrılma niyetindeydim ancak adamlar hemen yanımıza yaklaşarak ısrarla aralarına katılmamızı istediler. Karımın kulağına yaklaşarak, "hemen gidelim, sana göre bir yer değil burası" diye fısıldadım. Tabi karım muhalefetliği üzerindeydi ve "hayır bizde katılıp eğleneceğiz" deyip beni zor durumda bıraktı. Adamlar çocuk gibi sevinmişlerdi ve bizi oynadıkları alana davet ederek meze ve rakı ikram ettiler. 

Ben içmemeyi tercih ettim, üstelik oyun havası ve dans etmekte pek bana göre değildi o yüzden masaların tam önüne müzik çaların olduğu tahtalarının üzerine oturdum ve izlemeye başladım. Adamlar birleştirmiş oldukları iki üç tane masanın etrafında çember oluşturmuş ayakta duruyor arada meze atıştırıp içki yudumluyor ve aynı anda da şarkı söyleyerek kıvırıyorlardı. Karımda aynı şekilde bana yakın olan kısımda aralarına katılmış arda bir hiç alışık olmadığı rakı bardağından bir yudum alıp ayakta müzik eşliğinde sallanıyor ve mutlu bir şekilde el çırpıyordu. 

Belli ki kıvırmak için utanıyordu fakat bu bile onun için büyük cesaretti. Gruptan iki tane arkadaş yanıma yaklaştı ve kolumdan çekerek benimde dansa katılmamı istediler fakat ben ısrarlarına rağmen burada oturup seyretmeyi tercihe ettiğimi söyledim. Bu iki adam yanıma gelmişken eşleri nerde olduğunu da sormadan edemedim. 

İki adamda "ne karısı ağabey, iki aydır buradayız karı yüzü görmedik" diyerek yanımdan ayrıldılar ve tekrar eğlencelerine devam ettiler. Gerçekten sandığım kadarda kötü bir ortam değildi, yani herkes keyfine bakıyor şarkı söylüyor coşuyordu, tabi ilgi noktası karım olduğu için tüm gözlerde onun üzerindeydi fakat bu gayet normaldi. Sanırım rakı karımı biraz cesaretlendirmişti çünkü bir ara karım müzikten sesini duyurabilmek için "dansöz nerde!" diye coşkulu bir şekilde yüksek sesle sordu. 

Adamlar "yenge kusura bakma dansöz çağırdık fakat gelemedi, bizde senin kadar üzgünüz" diye yanıt verdi. Bu durumdan en az bende onlar kadar üzgündüm çünkü benim için tek eğlendirici kısım dansöz olacaktı. Karımın sorusundan cesaret alan adamlar "yenge, bu güzel günümüzde ağabeyde izin verirse dansöz yerine sen oynayıp kıvırmaz mısın bize?" diye sordular. Adamlar onay için bana doğru baktılar, tabi ben oralı olmayınca tekrar heyecanlı ve istekli gözleriyle karımın ağızdan çıkacak cevabı beklediler. 

Açıkçası ben pek müdahale etmek istemiyordum çünkü kimseyi kızdırmak istemiyordum, nedeni şu ki, ne kadarda uyumlu ve iyi niyetli olsalar da görünüş olarak hepside iriyarı ve hırçın bakışlıydılar, üstelik çokta kalabalıktılar. Ayrıca, nasıl olsa karım utanıp kabul etmeyeceğini biliyordum o yüzden içim rahattı. Ancak, karım hiç beklenmediğim bir cevap verip, "yaa canınız sağ olsun, ben gönüllü dansöz olurum, nasılsa bugün bayramdır" dedi ve oynak hava eşliğinde kıvırmaya başladı. Adamlar sevinçten "HEEEYYYYYTTT BEEEEE!" diye bağırarak çılgınlar gibi el çırpmaya başladılar ve karıma masaya çıkıp gerçek bir dansöz gibi orada kıvırması gerektiğini söylediler. 

Ne karıma ne de kendime inanamıyordum, karım sırf iyi niyetten yapıyordu bunları ve sanırım kendini cesur ve özgüveni yüksekmiş gibi ispatlamaya çalışıyordu. Ben ise yine pısırıklığıma yenik düşmüştüm. Karımın masaya çıkması için adamlar hemen masanın ucuna çimento torbalarını dizerek basamak haline getirdiler ve karım dengesini sağlayabilmesi için onu elinden tutarak masaya çıkardılar.

İnanılmaz bir şekilde karım tüm güzelliği ile masanın üzerinde herkesin önünde dans etmeye başlamıştı. Mini elbisesi sayesinde çıplak bacakları adamların tam göz hizasındaydı ve karım podyumdaymış gibi tüm çapkın gözler yine onun üzerindeydi. Adamlar öyle bir coşmuştu ki masanın hiçbir yanında boş yer kalmamıştı ve ben oturduğum yerden sadece eşimin omuzlarından yukarısını görebiliyordum. Oturduğum kereste yığının üzerinden kalktım ve karımı daha net görebilmek için adamların arasına girmeye çalışıyordum fakat adamlar o kadar coşmuşlardı ki beni veya çabalarımı bile fark etmemişlerdi. 

Adamların arkalarında durarak aralarından karımı görmeye çalışıyordum fakat bu çabama rağmen sadece adamların karımla ilgili yaptıkları yorumları duyabiliyordum. Adamın biri arkadaşına "Lan, bacaklara bak taş gibi" demişti, bir başka adam ise "amına koyum ben böyle karının, o kıvıran göte bak, göte". Karım müziğin yüksek sesinden ve adamların coşkulu bağırmalarından bu yorumları Allahtan duymuyordu ancak adamlar benim duyduğumu da bilmiyordu, gerçi bilseler bile bu saatten sonra beni pek sallayacaklarını sanmıyordum. 

Karımı görebilmek için adamların arkalarında gezmeye başladım ancak görebilme yerine sadece karımın güzelliği ve vücudu ile ilgili kaba yorumlar duyuyordum ve buda beni çok korkutuyordu. Yine bir başkası hayranlıkla karımın ayakkabılarına bakıyordu ve yanındaki arkadaşına "Lan, karının ayak bileklerinin güzelliğine bak, şu ayak kavisine bak, kim bilir bu ayakkabının içinde ne güzellikte ayaklar var, vallah çok merak ediyorum" diyordu. Yanındaki arkadaşı ise, "sen onu boş ver Lan, kim bilir nasıl bir mal, nasıl bir am taşıyor bu hatun kıyafetinin altında" demişti. 

Kulaktan kulağa "karı bir içim su, ölünür bu karı için, bir amına koyabilsem ne olurdu yani, sabaha kadar yalarım Lan ben bu karının amını, amını götünü sikim ben bunun" gibi birçok yorumlar dolaşıyordu ve karım bunlardan habersiz bu aç kurtlara göbek atıyor o muhteşem kalçalarını kıvırıyordu. Bunları duydukça ben daha da ürküyordum daha da çaresiz kalıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum ve duyduklarımdan haberim yokmuş gibi gidip tekrar dizili tahtaların üzerine oturdum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder