4 Temmuz 2019 Perşembe

Kasabanın erkekleri karımı her yerinden siktiler 1

İsmim Metin ve bankacılık finans mezunuyum. Eşimle birlikle Ankara'da çok güzel, seviyeli ve lüks bir hayat yaşıyorduk fakat çalıştığım finans şirketi iflas edince işsiz kalmıştım. Karım Gül, ev hanımıydı ve iflas'tan önce durumumuz çok iyi olduğu için arkadaşlarıyla gezip tozup, haftada bir kaç kez spora gidiyor ve her sosyete insanının yaşadığı hayatı yaşıyordu. Ayrı etten, karım dövüş sporlarına da özel ilgisi olan çok modern, kültürlü, iyi niyetli, sadık, namuslu ve biraz da saf bir bayandı. Kişisel özeliklerine artı olarak çok güzel, seksi ve bakımlıydı. Sürekli spor yaptığı için vücudu harikadır, mankenlere taş çıkartacak kadar mükemmeldir. 

Bu nedenle bulunduğumuz seviyeli ve uygar ortamdan dolayı karım rahatlıkla mini etekler, elbiseler ve kısa dar şortlar giyebiliyordu. Bu giyim tarzı hayatının bir parçası olmuştu ve dediğim gibi, yaşadığımız ortamdan dolayı bu hiç rahatsız edici bir durum yaratmıyordu. Gül'le evli olduğum için çok gururluydum. Şirketin iflası hayallerimizi ve yaşam tarzımızı yıkmıştı. Bu zamanda iyi ödenekli bir iş bulmak çok zordu. Sürekli iş ilanlarını takip ediyor başvurularda bulunuyordum fakat ne yazık ki sadece bir kişiden cevap gelmişti. Teklif Ankara'dan uzak bir kasabada, bir bankadan gelmişti. İlk başta Kabul etmek istemedik fakat artık ev kiramızı ve böyle lüks bir hayat yaşmak için gücümüz kalmamıştı o yüzden bu işi kabul etmek zorunda kaldım.

Çalışacağım banka aracı olarak bize küçük basit bir ev ayarlamış ve hemen işe başlamam için çağırdılar. Karımla ben hayal kırıklığına uğramıştık ve böyle bir ortam bizi çok üzmüştü. İnsanlar biraz daha basit, erkekler böyle kıro tipli, bayanlarında çoğu türbanlı olup gelişmemiş bir kasabaya yerleşmiştik. Karım arkadaşlarından uzak olup onlarla birlikte yaptığı günlük etkinlikleri de artık yapamayacaktı. "Canım ben ne yapacağım bu sıkıcı yerde?" "Bilmiyorum gülüm fakat sık dişini biraz, yeni bir iş bulana kadar burada idare etmeliyiz" "Anlıyorum canım, fakat ben bütün gün evde oturacak mıyım?" "İstersen yeni komşularınla tanış, yeni arkadaşlar edin, belki umduğun kadar kötü değildir buraları" "Haklısın, yan komşu görür görmez davet etmişti, iyi bir insana benziyor, en iyisi gidip bir tanışayım". 

Karım yeni komşularıyla gidip tanışacağı için ne giyecek diye gereksiz yere telaşlanmaya başlayınca, bende ona "ne önemi var süse veya güzel kıyafetlere, baksana herkes nasıl giyiniyor, kimse modaya bile önem vermiyor" dedim. Karım "haklısın" deyip sadece ayakkabılarını giyerek üzerindeki eteğini ve günlük giydiği bluzunu değiştirmemeye karar verdi. Karımın eteği fazla kısa sayılmazdı fakat uzunda değildi, dizinden sekiz veya dokuz parmak üzerindeydi, yani bizim alışık olduğumuz ortamlar için normal sayılacak bir boydu. Üzerinde giydiği beyaz bluzda basit fakat biraz dar hafif de dekolte olup o güzel pürüzsüz sıkı göğüslerinin yuvarlak hatlarını belli ediyordu. 

Karımla birlikte bende dışarı çıktım ve komşuya kadar ona eşlik edip oradan da biraz dolaşıp etrafı tanımak istedim. Yeni komşular karımı kapıda karşıladılar ve Gül ayakkabılarını çıkartarak bana el salladı ve içeri girdi. Ben biraz dolaştıktan sonra eski biçimsiz evler ve basit esnaf dükkanlarından başka bir şey göremediğim için sıkıldım ve karımın yanına gitmeye karar verdim. Komşunun bahçe kapısına yaklaştığım zaman tuhaf sesler ve konuşmalara şahit oldum. Komşuların kocaları, (biri ev sahibi olan diğeri de bir kaç ev öteden olan komşu) evin ön kapısının önünde ot söküyorlarmış bir biçimde çaktırmadan içeri bakarak aralarında terbiyesizce yorumlar yapıyorlardı. "Üfff, karının bacaklarına bak lan!" "Vay amına koyum, ayaklara bak ayaklara, bu ayaklara tapılır". 

Ben gizlice bahçe kapısından ne konuştuklarını anlayabilmek için baktıkları yere bir göz attım. Meğer herifler benim karımı süzüyorlar hayaller kuruyorlardı. Kafamdan kaynar su dökülmüş gibi olmuştum ve nasıl bir tepki veya ne yapacağımı bilmedim. Adamların konuşmalarına çok öfkelenmiştim fakat aynı zamanda da kendim bile çok utanmış öylece orda donup kalmıştım. İçerde dört beş bayan vardı ve aralarında bir tek benim eşim mini bir etek giyiyordu. Karım kadınlarla derin sohbete girmiş kimsede dışarıdaki kıro tipli kocalarını fark etmemişti. Bende oranın yabancısı olduğum için ortaya çıkmayarak bir süre onları gizlice izleyip karıma göz kulak olurum diye düşündüm. 

Adamlar aynı şekilde konuşmaya devam ediyorlardı. "Lan bu karıyı sikmek için neler vermezdim" "ben hayatımda böyle avrat görmedim, benim yarak şalvarı delecek şimdi" "dur lan, dikkat çekme.... üüfff bak bak bak.. vay amına koyum beyaz külotunu gördün mü lan?". Karım bacak bacak üstüne atarken yanlışlıkla frikik vermişti, nasılsa kadınlarla birlikteydi ve dışarıdaki röntgencilerden habersiz olduğu için rahatça hareket ediyordu. Adamlar resmen kendilerinden geçmek üzereydiler ve hallerinden belliydi ki hayatlarında böyle etkileyici ve büyüleyici seksi bir afet görmemişlerdi. "Lan bir bizim avratlara bak birde bizim komşunun avrada bak, ayakları bile bir içim su, sabaha kadar yalarım ben o ayak parmakları" "oğlum Apo, bizde ne gezer öyle şans, bu bir kerelik görüntüye şahit olduğumuz için Allah'a şükretmek lazım, piyango şansı gibin lan". 

Uzaktan karımın çıplak ayaklarına baktım ve gerçekten senelerdir giydiği uzun topluklu ayakkabılardan dolayı ayak tabanlarında çok sexi bir kavis oluşmuştu. Bakımlı oldukları içinde ayakları çok narin ve pürüzsüz görünüyordu, ayak parmaklarındaki pembe oje ise dikkat çekiciydi. "Lan bu karının amı var ya, kesin o kadar bir sıkı ve dardır ki benim yarağı mosmor eder" "Lan Adem, ben yarağımı amına değil kadına dokundursam anında boşalırım". Ben artık bu konuşmalara dayanmadım ve bahçe kapısından içeri girerek bu ortamı bozdum. Adamlar beni görünce bir an afalladılar sonra "ooo yeni komşu, nasılsın?" diyerek az önce konuştuklarını duymadığımı düşündüler. 

İçerden beni gören karım hemen ayağa kalktı ve diğer bayanlara birlikte dışarı çıktı. Bir saniye içinde etrafımızda dört tane bayan ve etrafta koşturan birkaç tanede çocuk bulundu. Karım hemen beni yeni arkadaşlarıyla tanıştırdı, bende nazikçe her bir bayanın elini centilmence kibar bir şekilde öptüm ve sonra isteksiz isteksiz kocaları olan diğer iki adam, Apo ve Adem'le tokalaştım. Bayanların ellerini öpmem herkesin yüzündeki ifadeden belli ki alışık olmadıkları bir hareketti. Tanıştırma sırası bende olduğu için, ilk önce benim kapı komşum olan adama karımı tanıştırarak "Adem bey, bu karım Gül" deyip karım elini uzattı. Adam ilk önce şaşırdı sonra da benim yaptığımı örnek alarak o kalın parmaklarıyla karımın elini tutu ve uzun bıyıkları ile birlikte dudaklarını karımın eline yapıştırarak hafifçede anlaşılmayacak bir şekilde emip öpermiş gibi yaptı. Sanırım dilini de kullanmıştı çünkü karımın eli biraz nemlenmişti. 

Diğer komşu olan Apo'yu da aynı şekilde tanıştırarak karımın pembe ojeli parmaklarını eline alarak aynı anda da çaktırmadan hayranlıkla karımın teşhir edici göğüslerine ve dekoltesinden dolayı üsten göğüslerinin arasına bakarak heyecanla titreye titreye karımın elini öptü. Karıma tokanmış olmaları bile adamları çok heyecanlanmıştı ve adeta transa geçmiş gibindiler. Bu ortamdan biraz rahatsız olsam da sesimi çıkarmamam lazımdı çünkü aksi taktirde karımın konuşabileceği ve zaman geçirebileceği hiç bir arkadaşı kalmayacaktı. Karımın evde kapalı ve mutsuz bir şekilde olmasını istemezdim, bu hem evliliğimizi zedeleyebilirdi hem de, en önemlisi, psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilirdi. 

Adamların sapıkça bakışlarına ve düşüncelerine göz yumup kimsenin keyfini bozmamaya karar verdim. Kendimi avutmak için 'nasılsa bakmaktan ve fantezi kurmaktan zarar gelmez' gibi düşünceler üretip öfkemi yatıştırmak için kendime akıl veriyordum. Tam bunun üzerine karım bana şok yaşatacak ve işimi zorlaştıracak bir şey demez mi? "Metin'ciğim baksana Ayşe ne diyor, Adem güreş hocasıymış" demesiyle, Adem'in karısı Ayşe "Metin bey senin hanım bu dövüş sporlarına ilgisi varmış, senin izninde varsa benim bey ona ders verebilir" deyip ben bir an afalladım ve dilim tutuldu ve istemeyerek, "ta ta tabi ki, ne demek, ne izni, karım sporu çok seviyor onun için iyi olur" dedim, fakat bunu söyleyebilmek için gücü ve cesareti nerden buldum hiç bilmiyorum.

Bunu duyan Adem, gözleri fal taşı gibi açılmış duyduklarına inanamıyordu fakat heyecanını da belli etmemeye çalışıyordu. Bu iri yarı, kıllı, bakımsız adamdan nefret etmeye başlamıştım fakat onunla iyi geçinmem lazımdı, en azından karımın hatırı için. Misafirperverliğimi göstermek için Adem ve Apo'yu eşleriyle birlikte akşama bizim eve davet ettim, herkes bu teklifime çok sevinmişti. Eve geldiğimizde karım çok mutlu görünüyordu ve bayanlarla çok iyi anlaştığını ve de yeni bir dövüş sporu öğreneceği için çok heyecanlı olduğunu anlatıyordu. Karımın o terbiyesiz adamlarla pek karışmasını istemiyordum, hele Adem'den güreş dersi almasını hiç istemiyordum fakat bunu engellemek zordu. 

Onları bu akşam davet etmemin bir sebebi de biraz samimi olup karıma karşı yanlış veya terbiyesizce bir şey yapmamalarını sağlamak içindi. Onlara daha iyi, sıcak ve dostça davranıp karımın da onlara karşı daha yakın ve dostça ilgi göstermesini isteyecektim. Bu iki adamın karımla aralarını daha yakın bir ilişki kurmam, yani samimi ve karımı bacıları olarak görmelerini sağlamam durumu yumuşatabilirdi, böylece karıma yan gözle bakmaları onları utandıracaktı. "Gülüm, bayanları çok sevmişsin, peki Apo ve Adem bey hakkında ne düşünüyorsun?" "Bilmem ki, onları henüz iyi tanımıyorum, biraz kıro'ya benziyorlar fakat iyi insandırlar herhalde".

Durumu kurtarmak için yalan söyleme vakti gelmişti "İkisi de çok iyi dosta benziyor, biraz sohbet ettim ve çok samimi buldum. Çok dürüst, terbiyeli, ve güvenilir insandırlar" "öyle mi canım? Süper, o zaman güreş dersleri rahat geçecek, ne yalan söyleyim ilk başta biraz tiplerinden dolayı çekindim fakat Ayşe olumlu bakınca bende ses çıkarmadım, yani her şeyi anlattım ve kız çok acıdı halimi ve böyle bir jest'te bulundu" "İyi ki bulunmuş bende suçluluk duyuyordum, yani seni aniden böyle sıkıcı bir hayata atmak istemezdim, zamanın güzel geçeceği için çok mutluyum" "Üzülme sen kocacığım, böyle arkadaşlar bulduğumuz için şanslıyız".

"Gülüm, bu akşam Adem ve Apo beye çok samimi davranmalıyız, yani bir dediklerini iki etmeyelim ve bu iyi niyetlerini iyi karşılayalım" "peki aşkım", "yani fark ettim ki ikisi de sana karşı çok çekingen, eğer sana güreş dersi verecekse onlarda rahat olmalılar, değil mi canım?" "haklısın aşkım, eğer mesafeli ve çekingen davranırlarsa hem benim için sıkıcı olur hem de onlar için huzursuz bir durum olur" "Evet gülüm, o yüzden onlar bize ve özellikle sana karşı daha rahat ve samimi olmaları için onlara çok yakın ol, ve bir kardeş gibi, aileden gibi değer göster" "Peki aşkım, sana güveniyorum, sen ne dersen onu yapacağım ve Adem ve Apo beye içtenlikle çok yakınlık göstereceğim". 

Karım aşırı derecede saf ve iyi niyetli olmasından dolayı onu kolayca kandırmıştım, fakat bunu kendi iyiliği için yapmıştım. Planlarıma göre, bu pis heriflerin karıma karşı iyi ve terbiyeli davranmaları için ve de kurulacak olan yakın ilişkiyi kaybetmek istememeleri için onları karıma karşı bir aileymişiz gibi yakınlaştıracaktım. Karım ve ben temizlik yapıp akşam için ortalığı biraz toparladık ve misafirlerimiz gelmeden rahatlamak için güzel bir duş yaptık. Yazın göbeği olduğu için ve akşamları buraları hiç esmediğinden dolayı hava gerçekten çok sıcak olmuştu, o nedenle şortumu ve atlete benzeyen bol bir tişört giydim. 

Gül'ün yatak odasından çıktığını gördüm ve oda sıcaktan etkilenmiş olmalı ki üzerinde benim giydiğime benzeyen beyaz askılı bol bir üst ve altında da hafif kabarık tül inceliğinde pembe mini bir eteği vardı. "Metin, bu giydiğim sence oldu mu yoksa çok mu basit sıradan günlük bir kıyafet mi oldu?" Bir an yutkunmakta zorlandım ve boğulacak gibi oldum fakat karıma 'git üstünü değiş bu adamlar hayvana benziyor' deyemezdim. "Tabi ki oldu hayatım, onlar yabancı sayılmaz artık, dediğim gibi onlara her konuda rahat davranmalıyız ki onlarda rahat olsun, baksana bende aynen senin gibi basit giyindim". "Peki aşkım, zaten bu sıcakta başka bir şey giymek zor". 

Karıma son bir kez üzüntü ve pişman dolu gözlerimle baştan tırnağa baktım ve anladım ki bu akşam adamların gözleri bayram edecekti. Bu akşam ilk kez karımın bu kadar güzel, sexi ve şehvetli görünmesinden üzgündüm. Kumral saçları uzun ve fönlenmişti, biraz makyajlı ve iri dudaklarında sevgililer gününde ona aldığım çok pahalı, kolayca çıkmayan, kalın, ayna gibin parlak ve ıslak görünümlü pembe bir ruj vardı. Sanırım buna Gloss ruj deniyordu. Beyaz bol atletinin altında sutyen giymediği beliydi çünkü orta boyda olan mükemmel göğüsleri bir hayli teşhir eden bir haldeydi, üstelik şişkin iri meme uçları da kumaşın altında tüm şekliyle gayet net görünüyordu. 

Giymiş olduğu incecik pembe mini eteği ise yuvarlak taş gibi, dışa doğru atık kıçını da anca örtebiliyordu, tanga giydiğinden emindim çünkü eteği çok az bir şekilde kıçının arasına doğru girip iki yuvarlak kalça şekli belirginleşiyordur. En çok göze çarpanda karımın uzun ince sütun gibi bacaklarıydı, karımın bacaklarına ben bile çok hayrandım çünkü çok düzgün, pürüzsüz ve zariftiler. Apo'nun karımın ayaklarına hayranlıkla baktığını hatırlayıp bir göz attım, ve gündüzden sürdüğü aynı pembe ojeler vardı. Karım renk uyumuna önem verdiği için sanırım pembe rujunu ve pembe mini eteğini ojelerine uyması için giymişti. Ayakları her zamanki gibi gerçekten hoş görünüyordu çünkü karım ayaklarına günlük bakım yapıyordu, bu nedenle çok narin ve hassas bir görüntüyle sergilenmekteydiler.

Kapı çalmıştı ve bir an endişe nedeniyle karnıma kramplar girmeye başladı. "Canım, Ayşeler geldi, açar mısın kapıyı?" Kendime çeki düzen verip ayağa kalkıp kapıyı açtım ve samimiyet göstermek için misafirlerimizle tek tek tokalaşıp yanaklarından öptüm, Gül'de aynı şekilde onları o güzel dudakları ile öptü. Apo ve Adem Bey karşılaştıkları manzaraya inanamıyorlardı, onlar için herhalde bir rüya gibindi. İçeri oturma odasına buyur ettik ve yeni evimizin sıcak ortamına yerleştik. Ben, Adem hanzosunun yanına oturdun, karım ise tam ikimizin karşısına, Apo ve Ayşe'nin arasına, yani diplerine otururmuş oldu. Apo'nun eşi, Zehra'da diğer yandaki tekli koltuğa oturdu. Sohbet başlamıştı ve bende yanımda oturan Adem'i konuşmaya tutup karşımızda oturan karıma bakmasını engelliyordum. 

Apo için fazla kaygım yoktu çünkü eğer bakmaya çalışsa herkes nere baktığını görebilecekti, üstelik karımdan çok etkilendiğini hemen beli eden biriydi, karımın çekiciliğine karşı aşırı derecede hassas ve güçsüzdü. Gül ve bayanlar beraber kalkıp içecek ve yiyecek bir şeyler hazırlamak için mutfağa gittilerdi, bende bu sevmediğim adamlara kırk senelik dostummuşlar gibin sohbet ediyordum. Adamlar resmen cahil ve kıroydular ve böyle adamlarla arkadaşlık yaptığıma inanamıyordum fakat karımın mutluluğu için katlanıyordum. Aslen nereli olduğumu sormuşlardı, bende Ankaralı olduğumu söyledim. Kendileri ise Kürt kökenliymiş ve bu kasabada yaşayan herkes Kürt olduğunu söylemişlerdi. 

Tam bu sırada karım elinde tepsi ve içinde gündüzden yaptığı böreklerle birlikte içeri girdi. Diğer bayanlar henüz gelmemişti ve girişe ben daha yakın olduğum için karım ilk önce eğilerek tepsiyi bana doğru uzattı. Gül farkında değildi fakat derin ve bol dekoltesinden dolayı göğüsleri resmen dışarı çıkacakmış gibi salkıyorlardı fakat turp gibinde şekillerini koruyup meme uçlarından itibaren alt kısmı görünmüyordu, yani allahtan sadece göğüslerinin yarısı tüm çıplaklığı ile ortadaydı. Şimdi olacaklardan gayet emindim ve umduğum gibi karım Adem beye ikram etmek için aynı şekilde eğilince taş gibin göğüsleri bu sefer Adem kırosuna sergilenmekteydi. 

Herif bir an manzara karşısında donup kaldı "Adem bey alsana, kendi ellerimle size börek yaptım, böreğimi yemek istemez misin?" karım söz verdiği gibi samimi ve arkadaşça davranıyordu, "yemez miyim sizin böreğinizi, sizin her şeyinizi yerim ben Gül hanım" "sağ ol Adem beyciğim, istediğiniz kadar yeye birsiniz, bol bol vardır". Adem hayvanı bu tuhaf sohbetle karımı eğilmiş bir vaziyette kalması için oyalıyor aynı zamanda da çaktırmadan göğüslerini inceliyor ve resmen ağzından sular akıyordu, saf karım ise adamın amacını anlamamış ona samimiyet göstermeye devam ediyordu. 

Bu arada Apo'ya baktım, adam aynen ineğin trene baktığı gibi domalmış olan karımın kıçına ağzı ve gözleri açık bir şekilde baygın baygın bakıyordu. Adem, halen daha karımı meşgul ediyor kaçmaması için tuhaf tuhaf konuşmaya devam ediyordu, "senin elinizden zehir bile yerim Gül hanım, çok güzel olmuş" "beğendiğinize çok sevindim, gelen sefere daha değişik şeyler yapar kendi ellerimle yediririm sizi, vallah parmaklarımı yalamazsanız bana da Gül demesinler" "hem de nasıl yalarım Gül hanım bilemesiniz, keşke bende yapıp size yalatabilsem", "oda olur Adem beyciğim elbet bir gün", "inşallah". Sonunda konuşmaları sona erip karım doğruldu ve Apo'ya doğru gidip ona da aynı şekilde ikram etti. 

Bu sefer karım arkasını bize dönmüştü ve Apo'nun az önce gördüklerini bizde görüyorduk, tabi ben oralı değilmişim gibi davranıyordum fakat bana çaktırmadan Adem kaçamak gözlerle bakıyordu. Karım Apo'ya doğru eğilince kısacık eteği hafif yukarı sıyrılarak alttan kıçının bir kısmı ortaya çıktı. Poplarının alt kısmı azacık göründüğü halde bu görüntü gerçekten nefes alıcıydı ve karımın bu kasıtlı olarak yapmadığı hareket gayet masumca olduğu belliydi fakat en can alıcı nokta ise, kıçının arasındaki beyaz tangası gayet net görünüyor olmasıydı. O kadar net görünüyordu ki beyaz ince tangası dar geldiği için tanganın dantelli ipi sıkıca amına yapışmış, am dudaklarının yanlardan görünmesini sağlıyordu. 

Delirecek gibi olmuştum ve öfkemi nasıl gizleyeceğimi bilmiyordum, nefret ettiğim iki kıro adam karımın her tarafını görmüşlerdi, üstelik dikkatsiz karım bundan habersizdi. Bu sırada, diğer hanımlarda ellerinde içecekler ve daha önce almış olduğumuz Magnum dondurmalarla içeri girdiler ve herkes tekrar aynı yerlerine oturdu ve sohbet tekrar başladı. Sonunda bu korkunç ve rahatsız edici sahnenin bittiğine sevinmiştim ancak yeni bir görüntü başlamıştı. Karım düzgün oturmadığı için ve sürekli hareket ettiğin için eteğinin arasından ara sıra beyaz dantelli tangası görünüyordu, Adem'de hiç bir frikiğini kaçırmadan bakıyor ve bacak arasını süzüyordu. Adamı ne kadarda konuşturtmaya çalıştıysam yinede kaçamak bakışlarla karımı baştan tırnağa süzüyordu. 

Karım pozisyonu değiştirerek bacak bacak üstüne atmıştı ve karşısındaki Adem beye ve ara sıra da Apo'yla ilgilenebilmek için hafifçe onlara doğru dönüyordu. Ayşe ile Zehra kendi aralarında konuşmaya dalmıştı, Gül'de bizimle konuşuyor, fakat biraz samimiyetten ve birazda dalgınlıktan bacak bacak üstüne atmış olması, havada, yani boşta olan ayağı Apo'ya doğru baktığı için ve ona çok yakın olduğu için, karımın ayak parmakları Apo'nun çıplak kıllı bacağına değmeye başlamıştı. Apo'nun ellerinin titrediğini fark ettim, karım ise normal ve doğal bir şekilde pembe ojeli ayak parmaklarını Apo'nun kılarının arasında gezdiriyor ve sürtüyordu. Karımın bu hareketi çok doğaldı çünkü alışkanlık hale getirmişti, genelde bende yanında oturduğum zamanlar, özelikle film izlerken, farkında olmadan aynı hareketi bana da yapıyordu, benimde hoşuma gidiyordu çünkü bacağımı kaşıyor gibi oluyordu.

Karım ayak parmaklarını bilinçsizce Apo'nun bacağına sürterek tenine gömüyordu, aynı zamanda da ayağının alt taban ve üst kısımlarını gelişigüzel kıllarının arasında dolaşıyordu. Apo çaktırmaya çalışıyordu fakat artık kendinden geçiyordu. Apo kabaran aletini koluyla gizlemeye çalışıyordu fakat şekilden şekle giriyordu. Bu arada herkes Magnum dondurmaları yemeğe başlamıştı, karımda Magnum reklamındaki gibi o güzel dişleri ve dudaklarıyla dondurmayı ısırıyor ve farkında olmadan tarik edici bir şekilde o parlak pembe rujlu kalın dudaklarını dondurmanın beyazını ağzına alarak dudaklarını üzerinde sürterek emiyor ve yalıyordu. 

1 yorum: