5 Temmuz 2019 Cuma

Abazan Mahkumun Kocaman Siki 5

Bundan sonrası, yine tam bir sikiş cümbüşüydü tabii. Küçük bir girişten sonra, adamlardan biri yatağa uzanıp kadını üstüne alıyor, ikincisi ise arkadan yaklaşıp, sikini götüne sokuyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, iki sikin birden kadının deliklerine girip çıkışını gösteren yakın plan çekimler müthiş tahrik ediciydi. Sikler, bir motorun pistonları gibi, giriyor, çıkıyor, giriyor, çıkıyordu. Kamera daha geniş planlara geçtiğinde ise kadının zevkten çıldırmış bir halde olduğunu görebiliyorduk. 

Tam bunları düşünürken, birden karımın elini sikimde hissettim. Parmakları kıpır kıpırdı. Sonra öbür elinin de Juan'ın sikine uzanmış olduğunu gördüm. Gözleri hala ekrandaki sikişteydi. Ona yardımcı olabilmek için pantolonumun fermuarını indirip, sikimi dışarı çıkardım. 

"Ohhhh ben de böyle sikilmek istiyorum..." diye inledi, parmakları sikimin çevresine dolanırken, "İstiyorum sevgilim... Ohhhhh çok istiyorum hem de..." 

Asıl merak ettiğim, Juan'ın, olup bitenlere nasıl tepki göstereceğiydi tabii. Dikkatle seyrediyordum onu. Gün boyu içtiği viskilerin rahatlatıcı etkisi olduğu kesindi. Gerçi hala biraz şaşkın gibiydi ama bu, ekrandaki sikişi seyretmekle tüm dikkatini Naz'a vermek arasındaki kararsızlığından kaynaklanıyordu belli ki. Yoksa, o da sağ elini getirip, karımın bacaklarının iç taraflarını okşamaya başlamıştı bile. Artık dönülmeyecek noktaya gelmiştik galiba. Bu arada ekrandaki sikiş, bitmişti yine. 

Birden ayağa kalktı karım. Boşalmış bardaklarımızı alıp, yeniden bara yürüdü. Önce hepsine, tepeleme viski doldurdu, sonra da bir elini arkasına götürüp, eteğinin fermuarını indirdi. Peşinden de giysinin üst kısmını tutan ensesindeki düğümü çözdü. Bir anda çırılçıplak kalmıştı. 

Şimdi gerçekten de, başdöndürücü bir manzara vardı gözlerimizin önünde. O kadar güzel, o kadar tahrik edici, o kadar baştan çıkarıcıydı ki, üstümdeki etkisini anlatacak sözcük bulmak imkansız gibiydi. Onu seyrederken, bir taraftan da gömleğimi çıkarmaya başlamıştım bile. Juan ise hareketsizdi. Naz elinde viski bardaklarıyla bize doğru yürürken de, ayakkabılarımı ayaklarımdan fırlatmış, pantolonumu çıkarmakla meşguldüm. Ama bir taraftan da, gözlerimin önündeki nefis manzarayı seyretmeyi sürdürüyordum tabii. Karımın o güzelim memeleri, attığı her adımda hafifçe sallanıp titriyordu. Meme uçları, birer düğme gibi kabarmıştı. Sonunda gelip yine aramıza, eski yerine oturdu ve dolu bardakları ellerimize verdi. Gerçi hepimizin biraz ihtiyacı vardı galiba ama, Juan, bardağını yine kafasına dikip yarılayıverdi. 

Gözlerimi yeniden ekrana çevirdiğimde, yeni bir sikişin başlamak üzere olduğunu gördüm. Bu sefer, adadaki tepelerden birinde yer alan antik bir kentin harebelerindeydi kadın ve kocası. Erkek ortalıkta aptal aptal dolaşırken, kadın da, üzerlerindeki üniformalardan oranın bekçileri olduğu izlenimini veren iki erkekle birlikte, yeraltına giden dehlizlerden birine giriyordu ve tabii kendini hemen iki yeni sikin arasında buluyordu. Üçümüz de, tekrar seyretmeye başlamıştık. 

Üniformalı erkekler soyunmamışlar, yalnızca siklerini pantolonlarından çıkarmışlardı. Kadının ise eteği beline kadar sıvanmıştı. Adamlardan biri, irice bir taşın üstüne oturup, kadını da kucağına oturtmuş ve sikini götüne sokmuştu. Öbür adam da önden gelip, ikisinin birden bacaklarının arasına girmiş ve film boyunca gördüklerimizin en büyüğü olan sikini, kadının amına geçirmişti. Naz, büyülenmiş gibi seyrediyordu. 

Sonra elindeki bardağı yere bıraktı ve kendide yere inip dizlerinin üstünde, yandan bana doğru sokuldu. Bir eliyle sikimi sımsıkı kavramıştı. Başının oraya doğru eğildiğini gördüm. Peşinden de, ateş gibi yanan dudakları, sikimin başını sarıverdi. Eli şimdi biraz aşağı kaymış ve taşaklarımı okşamaya başlamıştı. Kanımın tutuştuğunu hissediyordum. Gözlerimi kaldırıp Juan'a baktım. 

Naz'ın kalçaları ondan taraftaydı. Bu nedenle de, doğrudan o başdöndürücü yuvarlaklara bakıyordu Juan. Sonra elini götürüp okşamaya başladı. Bolivyalı'nın kıllı parmaklarını kıçının yanaklarında hissetmek, karımın tüm vücudunun sarsılmasına neden oldu. Büyük bir hırsla emmeye başladı sikimi. Kendimi bıraktım. Tüm gece boyunca o kadar çok tahrik olmuştum ki, fazla dayanamayacağımı biliyordum. Belimin gelmesi ve tohumlarımın Naz'ın ağzına fışkırması, an meselesiydi. 

Birden Juan'ın doğrulduğunu gördüm. Ayağa kalkmış, pantolonunu çıkarıyordu. Bir anda belden aşağısı çıplak kalmıştı. Siki, inanılmayacak kadar büyük ve kalın görünüyordu. O kadar heyecanlandım ki, belim gelmeye başladı. Artık daha da büyük bir hırsla emiyordu karım. Bir taraftan da beli geliyordu onun da. Vücudu dalga dalgaydı. 

Sonra durulduk. Daha doğrusu ben duruldum. Naz ise beni bırakıp yeniden kanepeye oturmuş olan Juan'a döndü bu sefer. Eli uzanıp, onun bir bayrak direği gibi dimdik durmakta olan sikini kavradı. Hemen peşinden de ağzını kocaman açıp, adeta saldırdı. Arkama yaslanıp seyretmeye başladım. O gün karımın Juan'ın sikini ağzına almasını bir kez daha seyretmiştim gerçi ama, şimdi çok daha yakından bakıyordum, olup bitene. 

Elindeki o koskocaman, kıllı siki, adeta hayranlıkla seyrediyordu Naz. Kimi zaman eğilip başını yalıyor, kimi zaman dudaklarını yapıştırıp, alabildiği kadarını ağzının içine alıyor, kimi zaman da biraz geri çekilip, yalnızca seyrediyordu. Juan da, artık kendini tümüyle kaptırmıştı. Benimle ilgili suçluluk duygularından tümüyle kurtulmuş gibi görünüyordu. Gözleri, sürekli olarak karımla, yine müthiş bir üçlü sikişin sürmekte olduğu ekran arasında gidip geliyordu. Sikim, yeniden alabildiğine kalkmıştı tabii. 

Birden derin bir homurtu yükseldi Juan'ın ağzından. Beli geliyordu. Hem de, umulmadık bir şiddetle. İlk salvo havaya fışkırdı ve geniş bir kavis çizip, Naz'ın sırtına geldi. Bunu hissetmek, karımın çıldırmasına neden oldu hemen. Telaşla ağzını açıp, Juan'ın sikine yapıştırdı. Tüm vücudu titreyerek belini getirirken, bir taraftan da, büyük bir hırsla emiyordu o kocaman siki. Yanakları içeri göçmüştü. Gırtlağı sürekli oynuyor, ağzının içine dolan Türk tohumlarını, büyük bir iştahla mideye indiriyordu. 

Juan iyive durulduğunda, doğrulup bana baktı Naz. Yüzü şehvetle çarpılmıştı. Dudakları, bel içinde, pırıl pırıl parlıyordu. Sikimin dim dik olduğunu görünce, gözleri de parlamaya başladı. Yeniden bana yöneldi o zaman Sikim, Juan'ın az önce fışkırttığı ağzına girdiğinde, zevkten delirecek gibi oldum. Yine büyük bir iştahla, adeta kendinden geçmiş gibi emiyordu sikimi. Beli çukurlaşmış, kalçaları, inanılmaz bir davetkarlıkla havalanmıştı. Juan'a baktım. En küçük bir inme belirtisi bile yoktu o kocaman sikinde. Gözleri karımın kalçalarındaydı şimdi. Yerinden kalkıp, onun arkasına geçti ve dizlerini halıya dayayıp, iyice sokuldu. Tüm sinirlerim gerilmiş, olacağını bildiğim şeyi bekliyordum. 

O kocaman sikin başının, karımın amının dudaklarına değmeye başladığını, tüm vücudunun sarsılmasından anladım. Juan, iki eliyle onu, incecik belinden kavramıştı. Aşağıya, sikine bakıyordu. Sonra sert bir şekilde bastırdı ve Naz'ın tüm vücudu ileri geldi. Bu, sikimin neredeyse tümüyle ağzına girmesine neden olmuştu. O inanılmaz büyüklükteki kocaman Bolivyalı siki, olduğu gibi amına girmişti karımın.

Sonra Juan onu sikmeye başladı. Sikini sokuyor, çıkarıyor, tekrar sokuyordu. Her dibine kadar geçirişinde, Naz'ın tüm vücudu bana doğru kayıyor ve bu sikimin, biraz daha ağzına girmesine neden oluyordu. Zevkten uçmuş gibiydim. 

"Ohhhh beni sikiyor sevgilim..." diye inledi karım, sikimi biran için ağzından çıkararak, "Ohhhh sikiyor beni... Ahhhh çok güzel... Müthiş sevgilim... Siki aklımı başımdan alıyor biliyor musun..? Ohhhh çok güzel... Ahhhh... Ohhhhh..."

Kendinden geçmiş gibiydi. Sonra ağzını yeniden açıp sikimi adeta yuttu. Kısa bir an sonra da, Juan belini getirmeye başladı. Öyle bir köklemişti ki sikini karımın amına, onu inanılmaz bir şiddetle sikimin üstüne itmişti böylece. Bu da, tüm sikimin Naz'ın ateş gibi yanan ağzına girmesine neden olmuştu tabii. Alev alev dudakları, taşaklarıma değiyordu neredeyse. İçinde, rahminin tam ağzında fışkıran belleri hissetmek, onu çılgına çevirmiş gibiydi. Tüm vücudu titriyor, dalga dalga sarsılıyordu. Kendimi daha fazla tutamadım ve ve tohumlarımı, gırtlağının dibine boşaltmaya başladım. Gözlerim kararıyordu. Yığılıp kaldım. 

Çevremde olup bitenleri yeniden görebilecek hale geldiğimde, Juan'ın karımı yere halının üstüne çekip, altına almış olduğunu gördüm. İki eliyle bacaklarını dizlerinin arka kısımlarından kavrayıp kaldırmış, onu adeta ikiye katlamış, inanılmaz bir hırsla sikiyordu. Öylesine müthiş bir manzaraydı ki, sikim bir anda kalkmıştı yine. O inanılmaz büyüklükteki, koskocaman, kıllı Bolivyalı siki, bir piston gibi girip çıkıyordu Naz'ın amına. Seyretmeye doyamıyordum sanki. Tek sorunum, nereye bakacağımı bilememekti yalnızca. 

Karımın küçük amı, kocaman bir ağız gibi açılmıştı şimdi. Juan'ın sikinin çevresine sımsıkı yapışan şiş am dudaklarının görüntüsü müthişti. Onların arasından kayarak, karnının derinliklerine girip çıkan kocaman sikin, am suları ve bellerle ıslandığı için pırıl pırıl parlayan görüntüsü de müthişti doğrusu. Ama beni belki de en çok etkileyen, Naz'ın yüzüydü. Zevkten çarpılmış, gözleri kaymış, ağzı aralanmıştı. İnanılmaz sik kaldırıcı bir manzaraydı bu. Juan, büyük bir hırsla sikini her kökleyişinde, ağzından küçük inlemeler kaçıyordu.

"Ahhhhh... Immmnnnnhhhhh... Ohhhhh... Sik beni... Ohhhh sik beni... Immmnnnhhh... Sik beni..."

Gerçekten de sikiyordu Juan. Karımı, yalnızca birkaç metre uzağımda altına almış, gaddarca sikiyordu. Hayvanca bir ifade vardı yüzünde. Bakışları, somsuzda sabitleşmiş gibiydi. Siki Naz'ın, artık bir göle dönmüş, vıcık vıcık amına girip çıkarken şakırtılı sesler çıkarıyordu. Üsmtelik giderek daha hızlı sikmeye, sikini daha büyük bir hırsla sokup çıkarmaya başlamıştı. 

Karım, yine peşpeşe belini getirmeye başlamıştı. Vücudu dalga dalga, kıpır kıpırdı. Kalçaları kıvrılıp bükülüyor, sağa sola, yukarı aşağı oynuyordu. Sanki dansediyor gibiydi Juan'ın altında. İnlemeleri, artık küçük çığlıklara dönüşmüştü. Bulutların üstüne çıkmış olduğunu görebiliyordum. 

Sonra birden Juan'ın naraya benzeyen homurdanmaları karıştı Naz'ın zevk çığlıklarına. Beli geliyordu yine. Şimdi taşaklarına kadar sokmuştu sikini. Vücudu titriyor, kalçaları sarsılıyordu. Karım ise kelimenin tam anlamıyla çıldırmış gibiydi. Zevkten çırpınıyordu. 

Sonunda durdu Juan. Sikini Naz'ın amından çektiğinde çikan "plop" sesi, beynime gitti sanki. Yanyana, halının üstünde kaldılar. 

O an en çok istedğim şey, karımı bir an önce sikebilmekti. Ama onun perişan bir halde olduğunu görüyor ve biraz beklemem gerektiğini anlıyordum. Gözlerimi kaldırıp ekrana baktım. Sarışın Danimarkalı kadın, yine iki Yunanlı'nın arasındaydı ve yine iki sik birden, amıyla götüne girip çıkıyordu. Sonra Naz'ın kımıldandığını farkederek, ekrandan koptum. Doğrulup oturmuştu karım. Dağılmış saçları ve perişan görüntüsüyle, yeni sikilmiş olduğu belliydi. Yorgun yorgun gülümsedi bana. Nederedyse aynı anda da, gözleri alabildiğine kalkmış sikime takıldı.

"Ohhh sevgilim..." diye fısıldadı, "Gördün mü nasıl sikti beni..? Ohhhh gördün değil mi..?"

Yalnızca başımı sallayabildim. Kendimi konuşacak kadar güçlü hissetmiyordum nedense. Dizlerinin üstünde yürüyüp önüme geldi ve bacaklarımın arasına girdi Naz. Elini uzatıp sikimi tuttu ve okşamaya başladı.

"Hoşuna gitti mi seyretmek..?" diye sordu sonra da, "Söyle bana sevgilim, hoşuna gitti mi karının sikilmesini seyretmek..?"

Yine başımı salladım. Boğazım kurumuştu. Juan'a baktım. Halının üstünde serilmiş yatıyordu hala. Siki inmişti erçi ama, çok iyi bildiğim gibi, bu inik haliyle bile müthiş görünüyordu. Sonra karım, önümde ayağa kalktı. Amından beller akıyordu. Bu beni öylesine tahrik etti ki, neredeyse belim gelecekti. Ama kendimi tutmayı başardım. Bir an öyle bakıştık. Sırtını bana dönüp kucağıma oturdu. Bacaklarım, onunkilerin arasında kalmıştı. Amından sızan beller, şimdi sikimin üstüne bulaşıyordu. Vücudunu geriye bırakıp, iyice yaslandı göğsüme. Başını çevirmişti bana doğru. Ağzı, dudaklarının çevresine bulaşmış ve biraz kuruduğu için iyice kıvamlanmış olan beller nedeniyle, müthiş tahrik edici görünüyordu. Çılgın gibi öpüşmeye başladık. Juan'ın bellerinin tadı ve kokusu, bir kez daha başımı döndürdü. İki elimle memelerini avuçlayıp mıncıklamaya başladım. Sikilmeye doymadığı belliydi. Kalçaları hafif hafif oynamaya başlamıştı bile. Ağzını benden kurtardı.

"Sikini götüme istiyorum sevgilim..." diye fısıldadı, "Ohhhh götüme istiyorum... Çok boş kaldı götüm sevgilim..."

Bir elini bacaklarının arasına sokup sikimi tutmuştu bu arada. Doğrulup, vücudu hafifçe öne eğidi. Kalçaları kucağımdan biraz yükseldi. Götünün deliğini sikimin başında hissettiğimde, alabildiğine heyecanlandım. Juan'ın belleri ve kendi am sularıyla vıcık vıcık ıslanmıştı götü. Sikim değdiği anda birden açılıverdi ve adeta içine çekti beni. Kendini kucağıma bırakıverdi birden. Yağ gibi kayarak girdi sikim. Taşaklarımın amının dudaklarına yapıştığını hissettiği anda da, belini getirmeye başladı. Sanki bir mengeneyenin içinde sıkıştırılmış gibiydi sikim. Götü, sapzma tutulmuş gibi sbir sıkışıyor, bir gevşiyor, beni mahvediyordu.

Bir süre, öylece, hiç kıpırdanmadan durduk. Birden Juan'ın kendini toplamış olduğunu ve halının üstünde oturup bize seyrettiğini farkettim. Sonra ayağa kalkıp, ömleğini çıkarmaya koyuldu. Gözleri bizden ayrılmıyordu bunu yaparken. Siki yeniden kalkmaya başlamıştı bile. Az sonra, o iriyarı, kaslı ve her tarafı kıllı vücuduyla, çırılçıplaktı karşımızda. Karımın onu büyük bir hayranlıkla seyretmekte olduğunun farkındaydım. Sonra elini uzatıp onu çağırdı. 

Elbette ki, itiraz etmeye niyeti yoktu Bolivyalı'nın. Sokulurken, sikinin her geçen an biraz daha kalktığını görebiliyordum. Naz elini uzatıp onu sikinden yakaladı bir anda. Parmakları bir pençe gibi kavramıştı bu akıl almaz muhteşem erkeklik abidesini. Sonra iyece çekerek, daha da çok sokulmasını sağladı Juan'ın. Biraz öne eğildi ve dudakları, az önce amına girip çıkan, içine tohumlarıyla dolduran kıllı sikin üstüne kapandılar. Büyük bir hırsle emdiğini görebiliyordum. Kalçaları da hareketlenmişti şimdi. Küçük hareketlerle sikimin üstüne oturup kalkıyor, götünü siktiriyordu bana. 

Zevkten uçmak üzereydim. Hiç bir şey yapmadan öylece oturuyor ve karımın küçük götünün sikime yaptıklarının zevkini çıkarıyordum yalnızca. Juan'da, kendini tekrar Naz'ın büyüsüne kaptırmıştı bu arada. Onu bir eliyle omuzundan tutmuş, öbür eliyle uzun saçlarımdan kavramıştı. Artık kontrolü de eline almıştı. Sikini karımın ağzına sokup çıkarıyor ve kelimenin tam anlamıyla, onu ağzından sikiyordu. Bu da, Naz'ın iyice uçmasına neden olmuştu. 

Bu pozisyonu ne kadar koruduk, bilmiyordum. Zaman kavramını yitirmiştim. Kendimi toplamama yardımcı olan, karımın önce durması, sonra da doğrulması oldu. Juan'ın ağzından çıkan o kocaman, kapkalın ve kıllı sikini, yine büyük bir hayranlıkla seyrediyordu. Sonra sırtını göğsüme yaslayarak, vücudunun üst kısmını geriye verdi. Peşinden de dizlerinden büktüğü bacaklarını karnına çekip, ayaklarını, bacaklarımın iki yanında, kanapeye bastı. Şimdi büyülenmiş gibi seyretme sırası Juan'daydı. Gözlerinin önündeki manzaranın ne kadar müthiş olduğunu biliyordum. Gündüz, aynısını ben de seyretmiştim. Üstelik Juan, çok aha yakından bakıyordu. 

"Ohhhh gel hadi..." diye inledi Naz, "Hadi sen de sok bana... Ohhhh amıma sok sen de hadi... Ahhhh sok sikini amıma... Ohhhh hadi..."

Vücudumdaki tüm sinirler, tel tel gerilmişti. Sonunda, herşeyin tepe noktası olan o müthiş an gelip çatmıştı işte. Nefesimi tutmuş bekliyordum. Juan'ın itiraz etmeyi aklının köşesinden bile geçirmediği belliydi. Gözlerimi, karımın tükürükleriyle ıslanıp, pırıl pırıl parlayan o kocaman sikinden alamıyordum bir türlü. Hiç acele etmeden sokulduğunu gördüm. Bacaklarını, benimkilerin iki yanında, sağlamca basmıştı yeri. Biraz daha sokuldu ve bir eliyle dibinden kavradığı sikini aşağı büküp, o kocaman bir mantara benzeyen başını, Naz'ın amının susamış bir ağız gibi açık duran dudaklarının arasına soktu. Bu temas, karımın tüm vücudunun titremesine neden olmuştu. Sonra birden ve tek bir harekette, dibine kadar geçiriverdi Juan.

Sanki beynim patlamıştı. Dibine kadar karımın götüne gömülü olan sikimin ezildiğini hissediyordum. Tanrım, müthiş bir şeydi bu. Taşaklarımız birbirine yapışmıştı. Naz ise tümüyle delirmiş gibiydi. Titriyor, sarsılıyor, çırpınıyor, çığlıklar atıyordu. Dakikalarca sürdü bu. Sonra Juan onu sikmeye, sikini amına sokup çıkarmaya başladı. O kadar çok heyecanlanmıştım ki, kıpırdayamıyordum bile. Sikim öylece, köküne kadar gömülü duruyordu karımın götünün içinde. Juan sokup çıkardıkça, siki, onunla beni birbirimizden ayıran incecik et duvarın üstünden sikime sürtünüyor ve aklımı başımdan alıyordu. Birden belim gelmeye başladı. Tohumlarım, hiç bitmeyecekmiş gibi fışkırıyor, fışkırıyor, fışkırıyordu. 

Ama sikimin inmeye niyeti yoktu. Hala taş gibi sert ve dimdikti o küçücük götün içinde. Juan'ın siki Naz'ın amına girip çıktıkça da, sanki daha çok kalkıyor, daha çok sertleşiyordu. İki elimle karımın memelerine yapışıp, ben de hareket etmeye başladım sonunda. Artık Juan'ın siki amına girip çıkarken, ben de götüne sokup çıkarıyordum. Zevkten uçtuğumu hissediyordum. Juan'ın da benden farkı olmadığını görebiliyordum. 

Yine de, aramızda en çok uçan karımdı tabii. Çıldırmış gibi çırpınıyordu aramızda. Günlerdir istediği şeyi sonunda elde etmişti. Aynı anda, hem amından, hem götünden sikiliyordu. 

"Ohhhhh sevgilim..." diye bağırdı birden, "Ohhhh zevkten deliriyorum sevgilim... Müthiş bir şey bu... Ohhhh müthiş bir şey... İçim sik doldu sevgilim... Karnımın için sik doldu... Ahhhhh sikin beni... Sikin beni... Ohhhh sikin beni..."

Gerçi Türkçe konuşuyordu ve söylediklerini yalnızca ben anlıyordum ama, Juan da, sanki anlamış gibi, giderek artan bir hırsla sürdürüyordu onu sikmeyi. O koskocaman siki, yine akıl almaz bir hızla girip çıkıyordu karımın amına. Her geri çekilişinde, en ucuna kadar çıkarıyor, sonra da tek ve uzun bir hareketle dibine kadar geçiriyordu. Ben de, elimden geldiğince hızlı sikiyordum Naz'ın götünü. Posizyonum, fazla hereket etmeme izin vermediği için, Juan kadar hareketli değildim ama, yine de, içimi kaplayan o müthiş dürtü nedeniyle, sokuyor, çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyordum. Tanrım, siklerimiz sanki birbirine karışmış gibiydi. 

Tekrar belimin gelmek üzere olduğunu hissediyor ve tüm gücümle kendimi tutup, Juan'ı beklemeye çalışıyordum. Ama bu sefer iyi dayanıyordu Bolivyalı. Gün boyu defalarca gelmişti beli. Sikiş uzadıkça da, daha hızlanıyor, daha sertleşiyordu hareketleri. Artık öyle bir hırsla sokuyorduki sikini karımın amına, her seferinde, ikimizi birden kanapeye çiviliyordu sanki. Tanrım, yalnızca karımı değil, onunla birlikte beni sikiyor gibiydi. 

Sonra müthiş bir şey oldu. Son bir kez dibine kadar geçirdi sikini Juan. Aynı anda, benim sikim de, taşaklarıma kadar girmişti Naz'ın götüne. Siklerimizi birbirden ayıran o incecik et duvarın üstünden, Juan'ın sikinin altındaki bel borusunun birden kabardığını hissettim. Beli geliyordu. Siki bir nabız gibi atıyor, karımın içini bel dolduruyordu. Birden ben de patlayıverdim. Hiç bitmeyecekmiş gibi belim geliyordu yine. Naz ise tümüyle çıldırmıştı. O kadar yüksek çığlık atıyordu ki, sokaktan geçenlerin duyabileceğini düşündüm. Sonra dünya karardı. 

İçimizde ilk kendine gelen, yine de ben oldum. Juan halının üstünde yatıyordu. Karım ise kanapenin öbür köşesinde başını dayayıp, sere serpe uzanmıştı. Oturup ona baktım. Gerçekten de, sikilmiş görünüyordu şu anda. Bu manzaranın, inanılmaz bir biçimde yeniden sikimin kalkmasına neden olduğunu farkederek, şaşırdım. Tanrım, bu kadın, beni de kendi gibi seks manyağı haline getiriyordu. 

Doğrulup ayağa kalktım. Yerde, içinde yalnızca bir parmak viski kalmış olan bardağım duruyordu. Kafama diktim. Tazelemek için bara yürürken,. Naz'ın bardağını gördüm. Yerdeydi ama devrilip boşalmıştı. Sonra Juan'ın boş bardağını da buldum ve hepsini viskiyle doldurup geri geldim. Eğilip karımın memesine bir öpücük kondurdum. Gözlerini açıp, yorgun yorgun gülümsedi bana. Uzattığım bardağı aldı. Dönüp yarı baygın yatmakta olan Juan'ın yanına çömeldim ve omuzunu tutup gözlerini açmasını sağladım. Viski bardağını görünce doğrulup oturdu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder