4 Temmuz 2019 Perşembe

Karım için Unutulmaz Bir Bayram 2

Tam bu sırada müzik bitmiş ve herkes bana doğru döndü. "Ağabey, şurada bir oryantal kaseti var, taksana bir zahmet" deyip kafalarını tekrar karıma doğru çevirdiler. Belikli karımın tam bir dansöz gibi kıvırıp onlara oynamasını istiyorlardı. Az önce karımın ayakları hakkında yorum yapan adam karıma "yenge, şu ayakkabıları çıkarsana, nasılsa masanın üzerindesin ve topuklarla rahat oynayamasın" dedi. Bunun üzerine adam karımın ayaklarına elini uzattı ve ayağını eline alarak yavaşça karımın narin ayağından siyah rugan derili uzun topuklu ayakkabıyı çıkarmaya başladı. Adamın suratından çok heyecanlandığı belliydi.

Ayakkabı karımın ayağından yavaşça süzülerek çıkıverdi ve o tatlı ayak parmaklar ortaya çıktı. Bu ayak sapığı olan adam hayalini kurduğu ayaklar şimdi tüm çıplaklığı ile tam karşısındaydı. Karımın ayak parmakları ojeliydi ve üzerindeki kırmızı oje elleriyle ve dudaklarıyla uyum sağlamıştı. Adamın elleri titreyerek karımın ayağını geri bıraktı ve öbür ayayı alarak diğer ayakkabıyı da aynı şekilde çıkartı. Karım nazik davranışı için adama teşekkür etmişti.

Adamların istedikleri gibi oryantal kasetini takarak karımın sahne performansı için aptalca destekte bulundum. Karım şimdi çıplak ayakları ile masaların üzerinde mezelerin arasında oynak havayla mutlu bir şekilde kıvırmaya başladı. O güzel yuvarlak kalçası adamların burnunun dibinde sallandıkça ve titredikçe bende kıskançlığımdan kuduruyordum. Ara sıra karımın oynak bir şekilde dizlerini kırmasıyla o kısacık fırfırlı eteğinin arasından kırmızı külotu görünüyordu.

Karım farkında olmadan verdiği frikikler adamları çıldırtıyordu ve kimisi sikini okşuyor veya düzeltiyordu kimisi ise ağızları açık aval aval karımı süzüyordu. Birden bire, adamlardan bir tanesi "yaa böyle olmuyor ama!" diye bağırdı. Karım şaşkın bir şekilde duraksadı, sanırım yanış bir şey yaptığını düşünmüştü, bende konuşulanları duyabilmek için müziği kıstım. Diğer adamlarda arkadaşlarının bu olmayan şeyin ne olduğunu merak etmeye başladılar.

Haykıran adam yine "ama böyle olmuyor, dansöz dediğin elbise değil dansöz kıyafeti giyer" dedi. Diğer adamlarda aynı anda konuşarak "evet, evet, hiç estetik durmuyor, havaya giremiyoruz" diyerek destek verdiler. Karım "haklısınız ama benim dansöz kıyafetim yok ki" diye yanıt verdi. Bu sefer adamlar bana dönerek "ya ağabey, yengeye bir şey söylesene". Ben şaşkın bir şekilde "ne diyebilirim ki, dansöz kıyafeti olsa giysin fakat yok" diye çekingen bir şekilde cevap verdim. Adamlar bu konuda pes edecek gibi görünmüyorlardı.

"yenge, dansöz dediğin bir sutyen bir külot giyer, üzerine de ince tül kumaşlar iliştirilir, siz iç çamaşırı giymiyor musunuz?" diye sordular. Karım durumdan kurtulmak için "evet iç çamaşırı giyiyorum fakat tül kumaşı yok ki" dedi. Adamın biri küstah bir şekilde, "yenge, ne fark eder, ha tül var ha yok, sonuçta dansözlerin iç çamaşırı tülün arasından yine görünür, bence elbisenizi çıkarsanız yeterli olur" dedi. Karım iç çamaşır giriyordu ancak bu dansöz iç çamaşırına hiç benzemiyordu, hatta yanından bile geçmiyordu, bunu karımda bende gayet iyi biliyorduk.

Karımın çekingen halini gören adamlar bu sefer elbisesini çıkarması için hep bir ağızdan haykırmaya başladılar. Karımı gaza getirmek için "ÇIKART! ÇIKART! ÇIKART!" diye coşkuyla alkış tutarak ve tezahürat yaparak bağırıyorlardı. Karımın kafasından ne geçiyor bilmiyordum fakat gerçekten gaza gelmişti çünkü bana dönerek, "canım, hep sana söz veriyordum bir gün korkumu ve utangaçlığımı yeneceğim diye, işte şimdi bunu ispatlamam için bir fırsat" dedi ve bana çok masumca ve safça gülümsedi.

Karımın bu düşüncesi güzeldi ancak özgüvenini kazanması için çok yanlış bir zaman ve çok yanlış bir ortam seçmişti. Karımı vazgeçirmek istiyordum ancak bu adamların karşısında buna cesaretim yoktu. Adamlar karımın elbisesini çıkarma fikrine yine coşkuyla tebrik etmeye ve teşekkür etmeye başlamışlardı bile. Karımın o çok güzel seksi vücudunu daha net görebileceklerini biliyorlardı fakat altından giydiği iç çamaşırların ne kadar cömert ve baştan çıkartıcı olduğunu henüz bilmiyorlardı.

Karımın yarı çıplak vücudunu görmeleri bile beni huzursuz etmeye yetiyordu ancak, onu yarı çıplaktan daha da öte görecekler diye bir his vardı içimde. Sabah, karımın bana göstermiş olduğu o ufak tefek tülden yapılmış kumaş parçasını giymesi için dua ediyordum fakat şimdi bunu gerçekten giymemiş olmasını çok istiyordum. Karımın elbisesinin altındakiler hem bana hem de bu adamlara sürpriz olacaktı.

Karım podyumdaymış gibi halen daha masanın üzerinde duruyordu ve tüm gözler heyecanla elbisesinin çıkarmasını bekliyordu. Daha fazla beklemek istemeyen adamlar tekrar coşkuyla karım elbisesini çıkarma fikri değişmeden alkışlamaya ve pohpohlamaya başladılardı. Bu tezahürat karşısında karım cesaretini toparlayıp elini sırtına doğru uzattı ve elbisesinin arkasındaki fermuarı yavaşça açmaya başladı. Karımın bu hareketini gören adamlar sevinçten bir o kadar daha coşmuştu. Fermuarını tamamen açan karım ufak seksi elbisesini müzik eşliğinde striptiz yapar gibi aşağı sıyırmaya başladı.

Karım bu olanların gayet normal bir durum olduğunu düşünüyordu fakat bizi nasıl kullandıklarını ben gayet iyi biliyordum ancak hiçbir şekilde müdahale edemiyordum ve adamlar bu zayıflığımı avantaj olarak kullanıyorlardı. Karımın elbisesi ayaklarının dibine düştü ve bir anda ben dahi herkes şok içinde hareketsiz ve sessiz bir şekilde karıma bakakaldık. İnanılmaz bir vücut karşımızda duruyordu ve korktuğum da başıma gelmişti. Karım masumca ne yapacağını bilmeden bu azgın adamların önünde podyum mankeni gibi duruyordu. Arkası bana dönüktü ve aynen diğerleri gibi gözümü üzerinden alamıyordum. O pürüzsüz sırtı incelen narin beliyle birleşip o olağanüstü yuvarlak kalçalarıyla bütünlük sağlamıştı.

Kalçaları tamamen çıplak görünüyordu çünkü ince tangası sadece belinin üzerinde görünüp geriye kalan ip parçası ise bel kısmından kalçalarının arasına girerek kayboluyordu. Tanganın birde yan tarafındaki fiyonk atılmış bağları görünüyordu, belli ki bir tanesi çözülse olduğu gibi yere düşecek. Karım bu şaşkın ve alevli bakışlar karşısında biraz utanarak bana doğru döndü. Belikli benden bir tepki veya mesaj bekliyordu çünkü ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Ancak ben bir tepki veya mesaj verecek durumda değildim, tek yapabildiğim şok içinde karımın daha önce hiç görmediğim bu görüntüsünü incelemekti. Giydiği sutyen tahmin ettiğim gibi aynen içindeki her şeyi net bir şekilde gösteriyordu. Yani, dolgun ve dik göğüsleri kırmızı tülün arasından çok cezbeli görünüp o fındık büyüklüğündeki pembe iri meme başları ise dantel işlemelerin arasından dar transparan kumaşı delecekmiş gibi dışarı çıkmak istiyorlardı. Ancak, giydiği bu ufacık tanga tüm dilleri yutturmaya sebep olmuştu.

Karımın o esrarengiz ve seksi mahremiyeti ilk kez karşımdaydı, üstelik yalnız değildim, benimle birlikte bu inanılmaz görüntüye 12 yapancı kıro adam daha şahit olmuştu. Karımın giydiği bu kırmızı dar tül parçasının içinden görünen amı hayatta ilk kez gözler önüne sergilenmişti. Üstelik beni daha da şaşırtan olay, tamamen tüysüz olmasıydı. Karımı tanıdım tanıyalı o bal kutusu nasıl göründüğünü ne durumda oluğunu hiç bilmiyordum ancak şimdi ne kadar temiz, pürüzsüz ve kaymak gibi olduğunu görüyordum. Amını daha yeni tıraşlamış veya ağdalamış olduğu çok belliydi.

Bu kadar zamandır karımın amının görüntüsünü hep hayal etmiştim ancak hayalliminkinden çok daha seksi ve baş döndürücüydü. Kumaşın arasından görünen dolgun pürüzsüz dudakları porno yıldızlarınkine taş çıkartacak güzellikteydi. Bu görüntüye hepimiz hipnoz olmuş vaziyetteydik ve bir an kendime gelerek afalladım. Karımın gizemli seksiliği çok hoş bir durumdu fakat ortam buna hiç uygun değildi ve bu adamlar karımı yiyecekmiş gibi bakıyorlardı. Bir şey yapmalıydım, karıma bu şekilde bakmalarını engellemeliydim, onun göğüslerini, kalçalarını ve amını süzmelerini istemiyordum.

O an aklıma gelen tek şey, müziğin sesini açmaktı ve karımın tekrar dans etmesini sağlamaktı. Böylece adamların da kendilerine gelmesini sağlayacaktım. Vakit kaybetmeden oryantal müziğin sesini sonuna kadar açtım ve karımın benden beklediği o mesajı verdim. Vermek istediğim mesajı anlayan saf karımın tedirgin ifadesi bir gülümsemeyle değişti ve bu inanılmaz iç çamaşırlarının içinde kıvırmaya başladı.

Müziğin coşkusu ve karımın büyüleyici vücudunun kıvırması adamları tekrar kendilerine getirmişti. Aval aval bakışlar yerine el çırpıp karımı seyrederek oynamaya başlamışlardı. Planım kısmen işlemişti fakat sonuç olarak karımın çıplak sayılan görüntüsü onlar için sergilenmişti, üstelik onlar için göbek atıp kıvırıyordu. Karımın göğüsleri yukarı aşağı sallanıyor o dolgun yuvarlak sert kalçaları ise sağa sola çalkalanıyordu. Güzelliği kadar birde müthiş dans ediyordu, dans etmeyi ne kadar sevdiği belli oluyordu ve bunu özgürce yapabilmesi onu çok mutlu etmişti.

Kendini resmen müziğe ve dansa kaptırmış geriye kalan hiç bir şey omurunda değilmiş gibiydi. Masanın üzerinde o bakımlı kırmızı ojeli ayak parmaklarının ucunda duruyor ve kalçalarını bir yandan öbür yana kıvırarak dizlerini katlıyor ve ritmik hareketlerle aşağı doğru çömeliyordu. Tabi bu hareketiyle ufacık dar tangası o kadar bir geriliyordu ki o dolgun pürüzsüz am dudaklarının arasına giriyor ve kabak gibi herkesin gözü önünde sergileniyordu.

Karım bir striptiz kulübünde yüksek bir sahnede dans eden kadınlar gibindi fakat tek fark, o çok masum ve saf iyi niyetli bir bayandı. Bayram sebebiyle biraz eğlenmek istemiş fakat işler planladık gibi gitmemişti. Fakat işin iyi tarafı, Allahtan ki bu azgın adamların hiç biri karıma dokunmuyordu ve rahatsız edici bir hareket yapmıyorlardı. Arada bir coşuyorlar, çaktırmadan kendi aralarında abuk sabuk şeyler söylüyorlardı fakat o da böyle bir manzara karşında çok normaldi. Sonuç olarak onlara hak veriyordum çünkü adamların tam göz hizasında ve de birkaç santim uzaklığında karımın am görüntüsü vardı, üstelik onlar için dans eden inanılmaz güzellikte seksi bir bayan vardı.

Karım bol bol bu adamlara çıplak kalçalarını kıvırmış vücudunu titretmişti, çok yorulduğu belliydi fakat o da adamlar kadar çok eğleniyordu. Müzik bitince karım masaların üzerinden yürüyerek bana doğru geldi ve dinlenmek için yanıma oturmak istedi. Oturduğum tahta yığını masaların tam dibindeydi o yüzden karım çıplak ayaklarıyla yere basmadan bana doğru uzandı ve elini tutarak onu yanıma oturttum.

Bu arada adamlar karımın sergilediği şovun bitmesine çok üzülmüşlerdi fakat buna bile şükretmeliydiler. Karım yanıma giyinmeden oturmuştu ve ansızın bir çığlık atarak oturduğu tahtaların üzerinden fırlayıp masaların üzerine dalarak acı içinde kıvranmaya başladı. Yüzünü buruşturarak kalçasının tam altından kasık bölgesini eliyle ovuşturarak "ahhh ahhh" diye acı içinde bağırmaya başladı. Hiçbirimiz ne olduğunu anlamamıştık o yüzden karım yardım alabilmek için bacaklarını açtı ve bize tam kasık bölgesinde, yani amının ve göt deliğinin birkaç milim uzaklığında oluşan ufacık bir yarayı gösterdi. Tahtaların üzerine oturduğundan dolay çok ufak bir kıymık parçası girmişti orasına çünkü bu tahtalar henüz işlenmemişti ve üzerinde tiken gibi kıymık parçalar vardı.

Karım acı içinde kıvranıyor ben ise ne yapacağımı bilmiyordum. Adamların hepsi karımın etrafına toplandılar, ben ise yine geç kalarak onların aralarından karımı görmeye çalışıyordum. Karıma yardımcı olmaya çalışıyorlar gibi görünüyordu çünkü adamın biri karımı ayak bileğinden tutu, bir başka adam ise öbür ayak bileğinden tutu ve bacaklarını geriye çekerek olabilecek kadar iki yana açtılar.

Karımın her tarafı yine kabak gibi ortaya çıkmıştı ve bulunduğu pozisyondan dolayı ufacık dar tangası yine amını sıkıştırmıştı. Bir tane el uzanarak karımın tangasının yan tarafındaki fiyonklu bağı çözdü ve bir anda karımın kıçındaki yapışık tanga görüntüden kayboldu. Artık karımın amı tamamen çıplaktı ve bacakları iki yana açılmış olduğu için o etli am dudakları iyice aralanmıştı. İçindeki o pembe kayganımsı görüntü çok narin ve hiç daha önce dokunulmamış gibi duruyordu. O tatlı deliği bu görüntüden çok dar ve yumuşak olduğu belliydi. Karım olmasa bakire olduğunu düşünecektim. Karımın amı o kadar güzel, şehvetli ve yegâne görünüyordu ki adamlar kadar bende çok şaşırmıştım.

Bu arada karım halen daha acıdan kıvranıyordu, adamın biri ise arkasına dönerek bana seslendi. "Ağabey, baksana, yengeye tahta kıymığı girmiş, bunun bir an evvel çıkması lazım yoksa iltihaplanabilir". Ne yapmak gerektiğini bilmiyordum fakat karım parmak ucuyla yaralı yeri çimdikleyerek ve sıkarak içindekini çıkarmaya çalışıyordu fakat giren kıymık parçası çok ufak ve derin olduğu için başaramıyordu.

Normal şartlarda çok büyültülecek bir olay değildi bu fakat karım hiç sert canlı değil ve ufacık yaralardan bile çok korkar ve çok panikler. Adamlar bu şekilde çıkmayacağını söyleyerek karımın sakin olmasını ve geriye doğru yaslanmasını söylediler. Sonra, bana tekrar dönerek onay istiyormuş gibi "ağabey, bu ancak emilerek çıkar, başka yolu yok" dediler. Ne demek istediklerini tam olarak algılamamıştım fakat verdiğim bilinçsiz tepki onlara onaymış gibi yetti. Adamın biri aniden kafasını karımın bacak arasına gömdü ve kıymık giren yeri emmeye başladı. Karım halen daha "ahhh ahhhh" diye acı sesleri çıkarıyordu fakat kıymık bir türlü çıkmıyordu.

Başka bir adam arkadaşını geri çekerek "Lan, öyle emilmez, çekil ben yaparım" deyip arkadaşının yerini aldı. Bu arada ben sadece olanlara seyirci kalıyordum. Yaranın emilmesini normal karşılıyordum fakat beni rahatsız eden şey bu kıymığın saplandığı yer karımın amına çok yakın olmasıydı. Karımın yeni kurtarıcısı bıyıklı kalın dudaklarını yaranın olduğu yere yapıştırdı ve emmeye başladı. Tam olarak göremiyordum fakat karımın "ahh ahhh" sesleri "ahh ohhhhh, ıııııhhhh" diye çıkmaya başlamıştı.

Diğer adamlarda şefkat gösterirmiş gibi karımı okşayıp "yenge merak etme rahat ol şimdi geçecek" diyorlardı. Karımın bacaklarının ve vücudunun her tarafında bir sürü el vardı ve bir annenin yaptığı gibi karımı rahatlama ve sakinleştirme bahanesiyle okşuyorlardı. Ancak, şefkat göstermeleri biraz fazla gibiydi. Karımın ellenmedik yeri kalmamıştı ve bu normalmiş gibi onlara kar kalıyordu. Karımın yarasını emen adam kafasını geri çekerek dişlerinin arasındaki ufak kıymık parçasını gösterdi, bıyıklarının üstünde ise beyaz sıvılar vardı.

Adam başarmıştı ve diğerleri tebrik ederek karıma geri döndüler. Kıymığın çıktığı yerde çok ufacık iğne ucu kadar kırmızı bir nokta vardı ancak karımın amı kıpkırmızı ve ıslak görünüyordu. Beli ki adam sadece yara yerini emmekle kalmamıştı görünüşe göre karımın amını da iyice emmişti, üstelik bıyıklarındaki beyaz sıvı karımın amından bulaşmış olmalıydı. Adamın ağzı ve dudakları kocamandı zaten, yani karımın amına dokunmaması imkansız görünüyordu.

Karım çok rahatlamıştı ve masanın üzerinde yığılıp kaldı. Sanırım sadece kıymığın çıkması değil de amında hissettiği dudaklarda karımı karışık duygular içerisine sokmuştu. Hali gerçekten perişan fakat keyifli görünüyordu, uzun süre dans etmiş olmasından da çok yorulmuştu. Ben cesaretimi biraz toparlayarak, karıma "hadi canım, kalk da gidelim artık, daha ziyaret etmemiz gereken yerler var" dedim. Ancak, adamlar "Aaaaaaa, nereye ağabey, daha erken, kalsaydınız" dediler. Ben "olsun, biz yinede gidelim, her şey için teşekkür ederiz" diyerek bu ortamdan kurtulmak istedim. Adamlar, "ağabey, esas biz teşekkür ederiz, fakat teşekkürümüzü bir borç dileriz". Adamlar bizi öyle kolay bırakmayacaklardı, o yüzden bir an teşekkür etmelerini istiyordum.

Oradan ayrılabilmek için "peki, teşekkürünüz ne ise yapınız de biz gidelim artık, gerçekten geç oldu" dedim. Adamlar, karıma son olarak masaj yapma teklifi yaptılar. "Ağabey, yenge bizim için çok yoruldu, ona en azından bir masaj borcumuz vardır, baksana perişan görünüyor". Kabul etmekten başka bir çarem yoktu.

Karımın zaten kıpırdayacak hali yoktu ve üzerinde sadece ince sutyeniyle masanın üzerinde yatıyordu. Masaj yapmak için hazırlanan adamlar karımın sutyenini de çıkarmışlardı. Artık karım tamamen çıplak bir şekilde bu azgın adamların karşısındaydı. Adamlar bana dönerek, "ağabey, yengeye şimdi öyle bir masaj yapacağız, hayatında öyle masaj olmamıştır." Dediler ve 12 adam aynı anda karımın tüm vücuduna masaj yapmaya başladı.

Karımı komple kaplayan ve her tarafını sözde masaj yapıyor diye 24 tane el mıncıklıyor, okşuyor ve yoğuruyordu. Karımın omuzlarında, göğüslerinde, karnında, bacaklarında, ayaklarında, hatta kafasında bile masaj yapan eller vardı. Ancak, Allahtan ki amını elleyen yoktu. Karım gerçekten böyle masaj hiç olmamıştı ve çok rahatlatıcı ve dinlendirici görünüyordu. Ben bile kıskanmıştım ve keşke bende böyle masaj olabilsem diye düşündüm.

Ancak, ikinci aşama biraz tuhaftı. Adamlar masajlarını elleriyle değil dilleriyle devam edeceklerini söylediler. Bunun sebebi de, daha yumuşak ve hassas bir masaj için olduğunu söylediler. Amaçlarını anlıyordum fakat yapabileceğim hiçbir şey yoktu. 24 ellin yerine 12 tane dil ve dudak almıştı ve bu sefer karımın vücudunu komple yalamaya ve emmeye başlamışlardı. Adamlar resmen takım halinde çalışıyorlardı ve artık karımın iki ayağı ve ayak parmaklarını emen ve yalayan iki kişi vardı, başka dört kişi ise aynı anda karımın komple bacaklarını öpüp yalıyordu. Bir başla iki kişi ise karımın dolgun göğüslerini yalayıp göğüs uçlarını emiyorlardı.

Bir kişi göbeğini yalıyor bir kişide ellerini. Ancak beni en çok rahatsız eden diğer iki adamdı. Biri karımın dudaklarına yapışmış dilini ağzına kadar sokuyordu, diğer adam ise karımın bacak arasına girmiş, sözde amına masaj yapıyordu diliyle. Kısacası, karımın komple vücudu aynı anda emilip yalanıyordu.

Eminim ki karımın hiçbir şekilde cinsel bir isteği yoktu ancak haklı olarak hassas bölgelerine aldığı bu etkileyici dil darbeleri ve somuran dudaklar onun haz içinde inlemesini sağlıyordu. Arada bir karımın amını yalanan adam dilini daha derine sokarak karıma çığlık attırıyor ve yalandığı yerde kıvratıyordu. Bunun bu şekilde oluğunu biliyordum çünkü karımın amını yalayan adam arada bir kafasını kaldırarak küstahça bana bakıyor ve yorum yapıyordu.

Adam "Ağabey, yengenin amı çok dar ve yumuşak ve dilimi içine sokunca ona iyi geliyor" diyordu ve tekrar dilini karımın amına daldırıyordu. Adam bunu defalarca yaparak en son "Ağabey, böyle olmuyor, belikli yengeye daha derin masaj yapmak lazım fakat dilim yetmiyor. Daha derine ulaşmak için uygun bir masaj aleti gerekiyor" dedi. Ben artık çıldıracak durumdaydım, adamlar göz göre göre karımla sevişiyorlardı ve utanmadan daha derine girebilmek için benden masaj aleti gerekiyor diyorlardı.

Öfkemi kontrol etmeye çalışarak, "bende uygun masaj aleti maleti yok" diye cevap verdim. Adam, "yaa ağabey, sen hiç dert etme, onun çaresi de bizde var" diyerek pantolonunu indirdi ve donunun içinden kocaman bir yarak çıkardı. "Ağabey, işte uygun alet bu, sen hiç merak etme şimdi yengenin en derin bölgelerini uygun şekilde masaj yapacağım" dedi ve o kocaman yarağını karımın amına dayadı. Bu manzara karşısında donup kalmıştım, gözlerime inanamıyordum, adam resmen masaj bahanesiyle karımı sikmek üzereydi ve bu gayet normal bir durummuş gibi davranıyordu.

Daha fazla vakit kaybetmeden, adam yarağını karımın ıslak ve dar amının içine kaydırmaya başladı. Dibine kadar girdikten sonra ritmik hareketlerle içinde gidip gelmeye başladı ve bunu yaparken aynı anda bana bakarak anlatıyordu. "Ağabey, bak gördün mü, şimdi benim bu mantar biçimli başım var ya, yengenin içini iyice masaj yapıyor". Ben içli bir şekilde, "evet tahmin edebiliyorum" diyordum.

Adamın yaptıkları yetmezmiş gibi, ne kadar incitildiğimi umursamadan anlatmaya devam ediyordu. "Ağabey, şimdi yengenin içi masajıma karşılık veriyor, sürekli kasılıyor ve daha da daralıyor, bak gördün mü kendinden de doğal krem üretiyor." Adam haklıydı, yarağını geriye çektikçe gövdesinin üzeri karımın beyaz sıvılarıyla kaplı olduğu görülüyordu. Adam bir süre karımı bu şekilde siktikten sonra yarağını karımın amından çıkardı ve bana dönerek "Ağabey, bak sana benim alet ne hale gelmiş" dedi. 
R

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder