15 Temmuz 2019 Pazartesi

Sevgili Karım Barbro 12

Bir kaplan gibi oğlanın üstüne atladı karım. Ayaklarını onun iki tarafında yere basıp, sikinin üstüne çömeldi. Sağ eliyle, o kocaman siki en dibinden tutmuş, amına nişanlamıştı. Sonra bir anda oturuverdi üstüne. Bir anda hepsini almıştı içine. Vücudu titremeye, beli gelmeye başladı o anda. Biraz durumlduğunda da, ellerini askerin göğsüne dayayıp kendini dengeledi ve oturup kalkmaya başladı. Seyretmeye doyamıyordum. Uzun hareketlerle oturup kalkıyordu Barbro. Askerin o koskocaman ve alabildiğine kalın siki, bir en ucuna kadar meydana çıkıyor, bir tümüyle gözden kayboluyordu. Arkadan baktığım için, her şeyi en ince ayrıntısına kadar görebiliyordum. Karımın kıçının yuvarlakları arasından sikin görünüşü muhteşemdi. 

Barbro yine uçmuştu bu arada. Vücudu kıvranıp bükülüyordu. İçene alıp çıkarmakta olduğu asker sikinden ne kadar büyük bir zevk aldığını anlıyabiliyordum. 

- "Ahhhh sevgilim..." dedi birden, "Çok güzel siki... Ohhhhh çok güzel siki... Ohhhhh kocaman... Ohhhhh... Sik... Ohhhhhhh... Immmnnnhhhh..."

Sikim yine taş gibi kesilmişti. Onu sikilirken, ya da şimdi olduğu gibi, sikişirken seyretmek o kadar tahrik ediyordu ki beni, düşüncelerimi kendi kendime anlatacak kelime bulmakta bile zorlanıyordum. Şu anda da, inanılmayacak kadar güzeldi. Saçları dağılmış, giysisinin eteği beline kadar sıyrılmış, zevkten mahvolmuş bir halde sikişiyordu gözlerimin önünde. 

Askerin ise sesi bile çıkmıyordu. Kendini olduğu gibi karıma teslim etmişti. Sabah kışladan izine çıkarken, aklının köşesinden bile geçmeyecek bir yerde bulmuştu kendini. Şanslı herifti doğrusu. Tüm ömrü boyunca, Barbro gibi bir kadını daha sikebileceğini sanmıyordum. Sonra birden homurdanmaya başladı yine. Bir kere daha beli geliyordu. İçinde fışkıran sıcak sıvıları hissetmek, karımı da delirtmişti yine. Olduğu gibi oturmuştu askerin sikinin üstüne. Kalçaları öne arkaya, sağa sola çalkalanıyor, amı içindeki kocaman siki sağıyordu. Durulması uzun zaman aldı.

- "Hadi sevgilim..." dedi sonra da, "Gel halının üstüne yat sen de..."

İtiraz etmeye niyetim yoktu kesinikle. Kalkıp askerin yanına uzandım Barbro da bunu bekliyordu herhalde. Aynı anda kalktı içindeki sikin üzerinden. O kocaman sik amından çıkarken, inanılmaz bir "plop" sesi çıktı. Ayakta gelip, başımın arkasında durdu karım. Bacakları açıktı. Omuzlarım, ayaklarının arasında kalmıştı. Amından beller akıyordu. Sonra müthiş bir şey yaptı ve yüzümün üstüne çömelmeye başladı. 

- "Amımı görüyor musun sevgilim..?" dedi, "Ohhhh görüyor musun nasıl bel doldu amım..? Her seferinde üç sikişlik bel fışkırttı içime... Ohhhh bel doldurdu içimi sevgilim... Görüyorsun değil mi..?"

Amı alabildiğine açık duruyordu. Dudaklarının arasındaki bembeyaz asker bellerinin görüntüsü öylesine müthişti ki, neredeyse belim gelecekti. Ama karımın başka planları vardı. Yavaş yavaş yüzümün üstüne çömeliyordu. Bunu yaptıkça da, amı yaklaşıyor, görüntü daha da müthişleşiyordu tabii. İki bacağının da iç tarafları vıcık vıcık bir haldeydi. 

- "Sana ziyafet vereceğim sevgilim..." diye devam etti Barbro, "Kremalı am yedireceğim sana... Ohhhh çok güzel değil mi..?"

Bir anda oturuverdi yüzümün üstüne. İçi tepeleme bel dolu amı, ağzıma yapıştı. Keskin am ve bel kokusu burnumu doldururken, askerin tohumlarının tuzlu tadını dilimin üstünde hissetmeye başladım. Başım dönüyordu. Dudaklarımı, karımın amının iyice şişip açılmış dudaklarına yapıştırıp, dilimi içine soktum. 

Bu arada Barbro'nun parmakları sikime dolanmıştı bile. İyice öne eğildi ve dili, tıpkı bir dondurmayı yalar gibi, sikimin başında dolaşmaya başladı. Dünyadan kopmuş gibiydim. Karımın kalçaları sürekli hareket halindeydiler. Amını yüzüme sürüyor, her tarafımı bel içinde bırakıyordu. Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm, götünün o küçük pembe deliği oldu. İki elimle kalçalarını kavrayıp birbirinden ayırdım. Tanrım, inanılmaz davet ediciydi o küçük delik. Sağ elimin orta parmağını götürüp, hafif hafif okşamaya başladım. Bu temas Barbro'nun tüm vücudunun titremesine neden oldu. Dudakları sikimin cevresine dolandılar ve bir vantuz gibi emmeye başladı. 

Bir taraftan da, askerin doğrulup bir dirseğini yere dayadığını ve olup biteni şaşkın gözlerle seyretmekte olduğunu görebiliyordum. Anladığım kadarıyla aklı durmuştu garibin. Bizimle karşılaştığı ilk andan beri olup bitenlerin hepsi garipti gerçi ama, şimdi seyretmekte olduğu iyece sıra dışıydı onun için. İnanılmaz güzellikteki bir kadını sikmişti. Ve o kadın, şimdi içini belle doldurduğu amını, başka bir erkeğin ağzına yapıştırmış kendini yalatıyor, erkek de, bunu büyük bir zevkle yapıyordu. Siki yine kocamandı askerin. Sanki hiç sikişmemiş, hiç beli gelmemiş gibi kocaman ve sertti. Yüzündeki ifadeden, sıranın yeniden kendine gelmesi için sabırsızlandığını anlıyabiliyordum. 

Karımın götü, parmağımın altında iyice açılmıştı bu arada. Hafifçe bastırınca, yağ gibi kaydı içine. Ateş gibi yanıyordu götü. Amını büyük bir iştahla yalamayı sürdürürken, parmağımı da sokup çıkarmaya başladım. O müthiş baştançıkarıcı, davet edici küçük deliği, parmağımla sikiyordum. Sonra askerin gözlerinin oraya kilitlenmiş olduğunu gördüm. Müthiş heyecanlanmıştı. Parmağımın yerinde sikinin olmasını istediği kesindi. Bu, beni de müthiş heyecanlandırdı. Öbür elimle ona sokulmasını işaret ettim. Önce anlamadı tabii. Bu kadarını beklemiyordu tabii. Ama ısrarla işaret etmeyi sürdürünce anladı. Önce doğruldu. Sonra dizlerinin üstünde yanımıza sokuldu. Yine işaretlerle ona karıma arkadan sokulmasını anlatmaya çalıştım. Çabuk kavrıyordu. Ayağa kalkıp, iyice sokuldu. Ayaklarını, başımın iki yanından yere basıyordu. Böyle aşağıdan baktığımda, siki muhteşem görünüyordu. Parmağımı Barbro'nun götünden çıkarıp bekledim.

Ama öylece duruyordu asker. Ne yapabileceğini düşünüyordu galiba. Elimi uzatıp, sikini tuttuğumda çok şaşırdı doğrusu. Onu çekip biraz daha yaklaştırdım karıma. Sonra da sikinin başını getirip, yüzümden yalnızca bir kaç santim yukarıda duran ve artık iyice açılmış olan o güzelim göt deliğine dayadım. Karım, o ana kadar olup bitenlerin farkında değildi tabii. Ama o kocaman asker sikinin bir mantar gibi şişmiş başının alev alev yakan temasını götünde hissettiğinde, tüm vücudu zangır zangır titremeye başladı. Kalçaları birden geriye geldi. Büyülenmiş gibi, götünün biraz daha açıldığını ve askerin sikinin yavaşca içine kaydığını gördüm. Sonra asker iyice bastırdı ve siki olduğu gibi kayboldu. Barbro, sikimi ağzından çıkarmış, zevk çığlıkları atıyordu.

- "Ahhhh sevgilim... Ohhhhhh... Ohhhhhh... Ohhhhh... Immmmmhhhhh... Ohhhh... Immmmhhhh..."

Beli o kadar şiddetle geliyordu ki, ağzımın içi bir anda bellerle karışmış am sularıyla dolmuştu. Asker götünü sikmeye, sikini sokup çıkarmaya çalışıyordu ama, o küçük deliğin kasları öylesine bir sıkışmıştı ki, bunu başaramıyor, onun yerine karımın tüm vücudunu, üstümde ileri geri oynatıyordu. 

Barbro biraz durulup götü gevşediğinde ise müthiş bir manzara çıktı ortaya. O kocaman asker siki, şimdi karımın götüne bir piston gibi girip çıkıyordu ve ben bunu, yalnızca bir iki santim uzaklıktan seyrediyordum. O kadar çok zevk alıyordum ki, kafayı yemek üzereydim sanki. Tüm gücümle kendimi tutmaya, belimin gelmesini engellemeye çalışıyordum. Bereket ki, Barbro şimdilik sikimi bırakmıştı. Eğer ağzında olsaydı, kendimi tutamayacağım kesindi. 

- "Ahhhh inanılmaz bir şey bu sevgilim..." diyordu, "Ohhhh ne büyük bir zevk bu bir bilebilsen... Ohhhhh çok güzel sevgilim... Kocam, yeni sikilmiş, bel dolu amımı yalıyor ve aynı anda kocaman sikli biri götümü sikiyor... Ohhhh çok güzel sevgilim.... Ohhhh çok güzel... Ohhhhhh..."

Anlaşıldığı kadarıyla asker de müthiş tahrik olmuştu bu durumdan. Gerçi o bizim karı-koca olduğumuzu bilmiyordu ama, olup bitenlerle uçtuğu kesindi. Kalçaları bir motor gibi ileri geri hareket ediyor, siki karımın götüne hızla girip çıkıyordu. Birden sikinin altındaki bel borusunun inanılmaz derecede şiştiğini gördüm. Titremeye başlamıştı. Tohumlarını karımın götüne fışkırtıyordu bu sefer. Ama durmamıştı. Hala sokup çıkarıyordu. Bu nedenle de, peşpeşe fışkırtmakta olduğu beller, fokurtulu sesler çıkararak karımın götünden taşıyor, yüzüme akıyordu. Belim gelmeye başladı. İlk salvodan sonra, Barbro'nun dudaklarının sikime yapıştığını hissettim. O da sarsıla sarsıla belini getiriyor, aynı anda da sikimi bir vantuz gibi emiyordu. Sonunda gözlerim karardı.

Beni kendime yeniden getiren, karımın çığlığa benzeyen inlemeleri oldu. Gözlerimi açtığımda, onu yeniden sikilir buldum. Asker şimdi altına almıştı Barbro'yu ve inanılmaz bir hırsla sikiyordu. Bacakları kollarıyla destekleyip göğsüne bastırmış, dizlerini neredeyse memelerine dayamıştı. Hala kocaman ve dimdik sert olan sikini, önünde bir tabak gibi açık duran ama, bir piston gibi sokup çıkarıyordu. Hala tepeden tırnağa giyinikti. Beresi de başında duruyordu. Bu, durumu daha da çekici bir hale getiriyordu nedense. Sanki bir savaş sırasında, işgal ettiği topraklarda eline geçirdiği bir kadının ırzına geçiyormuş gibi görünüyordu. Doğrulup oturdum ve seyretmeye koyuldum.

Karım, aldığı zevkin etkisiyle yine bulutların üstüne çıkmıştı. Sürekli belinin geldiğini görebiliyordum. Ağzı aralıktı. Yüzü çarpılmış, gözleri kaymıştı. Devamlı inliyordu. 

- "Immmmhhhh... Ohhhhhh.... Ahhhhhh... Ahhhhhh.... Immmmmnnnnhhhh..."

Sikim yine kalkmış, kazık gibi kesilmişti. Tanrım, doymak bilmeyen, kelimenin gerçek anlamıyla sik delisi karım, beni de doymak bilmez bir hale getiriyordu sürekli. O sikilmeye doyamıyordu, ben de onu sikilirken seyretmeye. 

Bu sefer uzun uzun sikti Barbro'yu, asker. Her geçirişinde, sanki onu yere çiviliyordu. Taşakları, artık biraz boşalmış olmalıydı. Belki de, kafasına göre son kez sikiyordu. Ama ben, karımın bambaşka planları olduğunu biliyordum. Bu askeri alıp eve getirmemizin asıl nedeni başkaydı. Barbro, onu ikimizin birden, aynı anda, birimiz amından, birimiz götünden sikelim istiyordu. Bunun dışında kalan her şeyin, onun için artık bir ön sevişme sayılacağını söylemişti bana. Bu sefer, oldukça uzun bir ön sevişme yaşıyordu. Ama aynı anda, askerin tepeleme bel dolu taşaklarını da biraz boşaltmayı istediğinden emindim. Böylece, asıl sikiş başladığında, uzun uzun sikebilecek, iyice dayanabilecekti oğlan. 

Gözlerimin önündeki, gerçekten de müthiş bir sikişti. Asker, inlete inlete sikiyordu karımı. Başka hiç bir yere bakamadan, onları seyrediyordum. Barbro, gözlerini biraz aralamış ve beni görmüştü. Elini uzattı. Uzanıp tuttum. Titrediğini hissedebiliyordum. 

- "Ohhhh sevgilim..." dedi, "Çok güzel sikiyor beni... Ohhhh çok güzel sikiyor... Ohhhhhh çok güzel... Ohhhhhh... Immmmnnnhhh... Sikiyor beni sevgilim... Karını sikiyor.... Ohhhh karını sikiyor... Ohhhhh sikiyor... Ohhhhhh..."

Böyle konuşması, almakta olduğum zevki, daha da çoğaltıyor, ona, yirmiye katlıyordu sanki. Parmaklarımız birbirine kenetlenmişti. Onun almakta olduğu zevk, parmaklarımızdan bana geçiyor, beynime kadar gidiyordu.

- "Senin de hoşuna gidiyor mu sevgilim...?" diye devam etti, "Söyle bana n'olursun.... Hoşuna gidiyor mu beni böyle görmek..? Nasıl sikildiğimi seyretmek hoşuna gidiyor mu..? Ohhhh söyle sevgilim..."

- "Evet..." dedim, "Çok hoşuma gidiyor... Seni sikilirken seyretmeye doyamıyorum..." 

- "Ohhhh sevgilim... Ohhhhhh... Immmnnnhhhh... Ahhhhhh... Beni sikiyor sevgilim... Ahhhhh sikiyor beni... Karını sikiyor... Karını sikiyor sevgilim... Ohhhhh sikiyor karını... Ohhhhh sikiyor.... Sikiyor.... Immmnnnhhhh... Ohhhhhhh... Immmnnnhhh..."

Sonra asker, belini getirmeye başladı. Tohumlarını, bir kez daha karımın amının dibine, rahminin ağzına boşaltıyordu. Bu da, onun iyice çıldırması için, yetip de artmıştı bile. İnlemeleri çığlıklara, vücudunun kıvranmaları çırpınmaya dönüşmüştü yine. Sonunda durulup, öylece kaldılar. Kalkıp koltuğa oturdum. Sikim yine patlama noktasına gelmiş, alabildiğine sertleşip dimdik olmuştu. 

Asker şimdi Barbro'nun üstünden kalkmış, yana, halinin üstüne devrilmişti. Sikinin hala tam inmemiş olduğunu görerek şaşırdım. Tanrım, ne biçim biriydi bu. Durmadan sikiyor, durmadan belini getiriyor, ama siki inmiyordu. 

Beş dakika kadar sonra, karım yüzünde yorgun bir gülümsemeyle doğrulup, dizlerinin üstünde yürüyerek önüme geldi. Gözleri, alabildiğine kalkmış olan sikimdeydi tabii. Bir elini uzatıp onu dibinden tuttu ve okşamaya başladı.

- "Ne güzel olmuş sikin sevgilim..." dedi sonra da, "Ohhh çok güzel olmuş... Artık ikiniz birlikte sikin beni istiyorum... Ohhhh birlikte sikin beni... Biriniz amımdan, biriniz götümden... Ohhhh sevgilim.... İki sik birden istiyorum içime... Hadi amımı götünü sikin... Ohhhh n'olur sikin beni... Ohhhh hadi n'olur..."

Tanrım, gerçekten de doymak bilmiyordu. Gerçekten de, konuştuklarıyla kanımı hemen kaynatmayı ve beni de kendi gibi bir sikiş manyağı haline dönüştürmeyi beceriyordu. Müthiş bir kadındı. Ayağa kalkıp bana sırtını döndü ve öne eğildi. İki eliyle kalçalarını tutup, birbirinden ayırmıştı. Götünün deliği, askerin siki girip çıktıktan sonra hala kapanmamıştı. İçinden sızan bellerle, müthiş tahrik edici görünüyordu. 

- "Götüm güzel mi sevgilim..?" diye sordu, "Ohhhh söyle bana hadi... Böyle sikilmiş haliyle güzel mi götüm... Ohhhhh..."

Sesimi çıkarıp bir şeyler söylememe izin vermeden, kalçalarını kucağıma doğru indirmeye başladı. Bacaklarının arasından uzattığı eliyle, sikimi sımsıkı tutmuştu. Gerçekten de iyice gevşemişti götünün deliği. Sikim daha değer değmez, başı içine kaydı bir anda. Yağ gibi, tıpkı çok sulanmış bir ama giriyormuşcasına, götünün içine kayıyordu sikim. Birden bıraktı kendini. Kalçaları, kucağıma yapıştılar. Sikimin, askerin bellerinin içinde yüzdüğünü hissediyor ve inanılmaz boyutta heyecanlanıyordum. İki taraftan ellerimi uzatıp, memelerini avuçlarıma aldım. O kütür kütür memelerin başları, birer düğme gibi kabarmıştı. 

- "İçi de güzel mi götümün sevgilim..?" diye devam etti Barbro, "Ohhhh hoşuna gitti mi götümün içi..? Ohhhhh ne güzel.... Vıcık vıcık olmuş... Bel dolu götüm sevgilim.... Ohhhh bel dolu..."

Sonra ayaklarını yukarı alıp, koltuğun ucunda, iki bacağım aralarında kalacak şekilde bastı. Şimdi bacakları alabildiğine açık, dizleri kıvrıktı. Vücudunu geriye vermiş, sırtını göğsüme yaslamıştı. Amı bir tabak gibi ortaya çıkmış olmalıydı. Gözlerimi askere çevirdiğinde, yerde oturmuş seyretmekte olduğunu gördüm. Gözleri, tam bekleneceği gibi, karımın amına dikilmişti yine. Sikim böyle dibine kadar götüne girmişken, amının nasıl göründüğünü çok merak ediyordum doğrusu. Müthiş bir manzara olmalıydı. Askerin yüzüne gelen ifade, bu konuda haklı olduğumu kanıtlamaya yetiyordu zaten.

- "Ne biçim karıymış bu abey..?" dedi birden, "Doymak ney bilmiyor..."

- "Ben sana söylemedim mi..?" diye soludum, "Siktikçe daha çok istiyor... Hadi gel..."

- "Nassı yani..?"

- "Nasılı var mı oğlum... Amı görmüyor musun..? Gel sok sen de hadi..."

- "Yok be... Böyle de mi veriyor bu karı..?"

- "Her türlü veriyor işte... Daha ne numaralar var bunda, bir bilsen... Ama ne konuşup duruyorsun oradan..? Gel de geçir şuna..."

Toparlanıp ayağa kalktığını gördüm. Siki iyice kızarmış, acayip görünüyordu. Tanrım ne kadar da büyüktü. Yavaş yavaş sokulmaya başladı. Karım da, zevkten yarı kapalı gözlerle onu seyrediyordu. Yaklaşmakta olduğu görünce, iyice heyecanlanmıştı. Kalçaları kıvrapıp bükülüyor, götü, içindeki sikimi sanki koparmak istermiş gibi sıkıştırıyordu. 

- "Ohhhh amıma sokacak..." diye fısıldadığını duydum, "Ohhhhh amıma sokacak sevgilim... O kocaman sikini amıma sokacak... Seninle birlikte sikecek beni... Ohhhhhh... Iıımmmmmnnnnhhhh..."

Askerin pantolonun önü, berbat olmuş durumda, sırılsıklamdı. Barbro'nun am sularıyla karışmış kendi belleri, her yerine bulaşmıştı. Taşaklarını hala dışarı çıkarmamıştı bu arada. Ama şimdi karımın önünde ayakta dururken, eline sokup dışarı çekti onları. Akıl almaz irilikteki taşakları, alabildiğine kıllıydı. Sonra iyice sokulup biraz öne eğildi. Bir eliyle yakaladığı sikinin başını getirip amına dayadığında, Barbro'nun tüm vücudu yine titremeye başladı. Peşinden de, tek bir hamlede ve sert bir hareketle, olduğu gibi geçiriverdi sikini asker. 

Tanrım, müthiş bir şeydi bu. O kocaman siki, benimkini sanki ezmiş gibiydi. Hiç böylesine sıkışmamıştı sikim. Kıllı taşakları da, benimkilere yapışıp ezilmişti. Karnımdaki tüm kasları sıkıştırıp, belimin gelmesini engellemeye çalıştım. Ama karım kendini tutmaya çalışmıyordu elbette ki. Vücudu dalga dalga sarsılıyor, titriyordu. Yine çığlıklar atmaya başlamıştı. 

Onun durulmasını beklemeden, sikmeye başladı asker. Uzun hareketlerle sikini karımın amına sokuyor, çıkarıyor, sokuyor çıkarıyordu. Her geçirişinde o kadar hırsla vuruyordu ki, karımla birlikte beni de koltuğa çiviliyodu sanki. Kımıldayamıyordum. Sikim Barbro'nun götüne dibine kadar gömülü bir halde, öyle oturuyordum. Hareket etmemi gerektirecek bir durum da yoktu ortada zaten. Askeri siki karımın amına girip çıkarken, iki deliğini birbirinden ayıran incecik et duvarın üstünden, müthiş bir biçimde sikime sürtünüyor, inanılmaz bir baskı yapıyordu. Gözlerim kararmış, şimdiye kadar hiç bilmediğim bu yeni zevkin pençesinde, öylece oturuyordum. Sanki Barbro'yla birlikte beni de sikiyordu asker. O kocaman sikinin alt tarafında uzanan parmak kalınlığında bel borusunu bile hissedebiliyordum. 

Karım, kelimenin tam anlamıyla çıldırmıştı. Ağzından anlaşılabilir hiç bir söz çıkmıyordu artık. İnliyor, bağırıyor, çığlıklar atıyordu. Tüm ağırlığıyla kucağımda oturuyordu. Her zaman olduğunun aksine, o da pek hareket etmiyordu bu sefer. Kendini tümüyle sikilmeye bırakmış gibiydi. Hiç ara vermeden, peşpeşe geliyordu beli. Götü sikimi inanılmaz bir biçimde sıkıştırmıştı. Buna, askerin sikinin amına girip çıkarken oluşturduğu baskı da eklendiğinde, kelimenin tam anlamıyla bir mengeneye girmiş gibiydi sikim. 

Askerin neler hissettiğini ise bilemiyordum elbette ki. Ama kendini tümüyle kaptırdığı kesindi. İnanılmaz bir hırsla sikiyordu karımın amını. Siki, hızlı devir çalışan bir motorun pistonu gibi girip çıkıyordu. Her geri çekilişinde, neredeyse tümüyle çekip çıkardığı sikini, sonra büyük bir hızla yeniden sokuyordu. Taşakları, her böyle geçirişinde, şaplayarak taşaklarıma çarpıyordu. Sonra bir nara patlattığını duydum. Beli geliyor, tohumları karımın içinde inanılmaz bir şiddetle fışkırıyordu. Hem de öylesine fışkırıyordu ki, ben bile hissedebiliyordum bunu. Birden kafamın içinde bir bomba patlamış gibi oldu. Bel kemiğimden başlayan bir titreme tüm vücuduma yayıldı. Benim de belim geliyor, karımın götünün en dibine fışkırıyordu. 

Öylece yığılıp kaldık. 

Kendimi tekrar toparlayabildiğimde, Barbro tam karşımda, ayakta duruyordu. Giysisini çıkarmış, çırılçıplak kalmıştı. Elindeki viski dolu bardağı uzattı bana. İşte bu çok makbule geçmişti. Sonra onun ikinci bir bardağı da, öbür koltukta oturmakta olan askere verdiğini gördüm. Sikiyle taşakları hala dışardaydı oğlanın. Ama bu sefer inmişti siki. Karım geçip üçüncü koltuğa oturduğunda, hep birlikte bardaklarımızı kaldırıp birer yudum aldık.

- "Nasıl karı ama..?" dedim askere, "Haksız mıymışım doymak bilmediğini söylerken..?" 

- "Doğru söylemişsin abey... Sömürdü bizi valla..."

- "Daha dur bakalım... Bu kadarla bırakmaz bizi..."

- "Yok ya... Sen nassıl dayanıyon peki bu işe..?"

- "Dayanamıyorum... O yüzden de seni takviye aldık işte..."

- "Bu daha ne kadar burada kalacak peki..?"

- "Neden sordun ki..?"

- "Hani haftaya da burdaysa, üç beş arkadaş da ben getireyim dedim de..."

- "Bilmiyorum vallahi... Ama sorarız şimdi..."

Barbro öyle bir oturuyordu ki, bakmaya doyulacak gibi değildi aslında. Bacağının birini, koltuğun kol dayama yerinin üstünden aşağı sarkıtmıştı. Amı tabak gibi meydandaydı. Hala alabildiğine açık duruyordu. İçinin bel dolu olduğunu görebiliyordum. Viskisini yudumlamakla meşguldü. Onun yalnızca soluklandığını biraz sonra da yeni bir sikiş başlatmak için hareketleneceğini biliyordum. 

- "Oğlanın aklını iyice başından almışsın..." dedim ona, "Gelecek hafta, bir kaç arkadaşını da alıp tekrar gelmek istediğini söylüyor..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder